Temel duygularımızdan olan, yani doğduğumuzdan itibaren bizim adaptif yedi duygumuzdan biridir öfke. Herhangi bir haksızlığa karşılık hissedildiğinde gerçektir ve birincildir. Fakat kişi, hissettiği duyguyu yansıtabilecek ve yaşayabilecek sahilikte, gerçek kendiliğinde olmadığında öfke duygusunu ikincil olarak yaşar. Örneğin korkar ama öfkesini yansıtır. Ya da utanır ama öfkesini yansıtır. Peki öfke duygumuzu sağlıklı bir şekilde nasıl yönetebiliriz?
Çoğunlukla bireyler kendi istedikleri olmadığında, kendi istediklerine ters durumlar yaşadıklarında öfkelenirler. Bu durum çocuğuna, eşine, arkadaşına veya başka sosyal çevresine istediği şeyi yaptırma, onları kontrol etme davranışları gibi öfkenin zarar verici bir şekilde gösterilmesine neden olabilir. Peki öfkeli hissetmek kötü bir şey midir? Hayır, yukarıda da anlattığım gibi öfke doğuştan gelen ve gerçek durumlarda hissedildiğinde normal bir duygudur. Öfkeyi şiddet aracılığıyla göstermek veya ikincil bir şekilde, sahte bir kendilikle yaşamak kötüdür. Şimdi öfkeyi nasıl sağlıklı bir şekilde yönetebiliriz, buna bakacağız.
Sağlıklı öfke yönetimini üç aşamada yapabiliriz:
1. Öfkenin fark edilmesi: Öfkelendiğimiz zaman bedenimiz bazı tepkiler vermeye başlar. Örneğin, kalbimiz hızla çarpabilir, ellerimiz titreyebilir, yüzümüz kızarabilir, sesimiz yükselebilir vb.. Böyle gelen beden mesajlarını dikkate alarak, bunu bir uyarı olarak görerek sakinleşmeye çalışmak önemlidir. Peki nasıl sakinleşeceğiz? Kendimizi tanıyarak! Öfkelendiğimizde kullandığımız sakinleşme yöntemlerimiz var mı buna bakacağız. Şiddet içermediği, kendimize ve çevremize zarar vermediğimiz birçok öfke kontrol yöntemi vardır. Örneğin derin nefes almak, harekete geçmeden içimizden belirlediğiniz sayıya kadar saymak, yüzümüzü yıkamak, farklı bir yere gidip biraz yalnız kalmak, temiz havada yürüyüş yapmak vb.
2. Öfkenin nedeninin düşünülmesi: Hangi davranışların bizi öfkelendirdiğini ve bu davranışın bizi neden öfkelendirdiğini bulmak çok önemlidir. Yukarıda da anlatıldığı gibi hissedilen öfke haklı bir öfke mi, birincil bir öfke mi, gerçek bir öfke mi değerlendirilmesi gerekiyor. Öfkemiz karşımızdaki bireyi kontrol altına mı alıyor yoksa yaşadığımız haksızlıktan kaynaklı mı?
3. Öfkenin ifade edilmesi ve ne istenildiğinin söylenmesi: Kendimizi sakinleştirdikten sonra öfkemizi karşımızdaki kişiye onu suçlamadan ve yargılamadan söylemek, ondan ne beklediğimizi ifade etmek çok önemlidir. Kendimizi bu şekilde ifade ettiğimizde öfkemizi sağlıklı bir şekilde yönetmiş oluruz. Özetleyelim;
Sıdıka Nur Yağcı
Psikolojik Danışman & Aile Danışmanı