İnsanlarda açlık, susuzluk gibi içgüdülerin yanı sıra neslin devamını sağlayan cinsellik içgüdüsü bulunmaktadır. Bununla insanlarda libido denilen cinsel arzu harekete geçirilmektedir. Kişiler cinselliğin kaynağını bu şekilde alır. Cinsellik gelişmiş toplumlarda rahatlıkla paylaşılabilen bir konu olurken, gelişmekte olan toplumlarda yaşayanlar tarafından halen tabu olarak görülmektedir.
Cinsel yaşamdaki bu tabu ülkemizde de korunduğundan, gebelikte cinsel ilişki hakkındaki sorunların doktorla paylaşılamadığı, sormadıkları ya da soramadıkları ve bu nedenle yetersiz bilgilerle eşlerin ilişkilerine zarar verecek boyutlara varıldığı görülmektedir. Doktorlarında genellikle anne ve baba adayıyla yaptığı görüşmeler sırasında, bu konunun üzerinde fazla durmaması yüzünden, cinsellik genellikle gebelikle alakalı sorunları gündeme getirdiğinde konuşulur. Bu durumda gebelik döneminde cinselliğin belirli bir süre yasaklanması gibi bir sonuç elde edilir.
Gebelik süreci fiziksel olarak doğal bir dönem olsa da, kadında çeşitli ruhsal ve bedensel değişimlerin oluştuğu bir dönemdir. Cinsel arzu bu nedenle anne adayında bazı dönemlerde azalabilir, bazen de normal olarak seyreder. Hatta bazı dönemlerde artış gösterir. Cinsel arzuda yani libidoda olan değişimler anne adayında net bir şekilde görülebilir. Baba adayının bundan etkilenmesi genellikle daha hafif etkilerle olur ya da hiç farklılık yaşanmaz. Gebelikteki cinsellik hakkında yeterince bilgi sahibi olmak, bu değişimlerin sebebini anlayabilmek için yeterli olur. Eşlerin aralarındaki cinsel uyumun yine eskiden olduğu gibi sürmesi, bunda meydana gelecek değişimlerin sebeplerini anlamakla gerçekleşir.
Gebelikte cinsel yaşam
Gebe kadınlar toplumun cinsellikle ilgili düşüncelerinden etkilendiğinden, bu konuda sorun yaşıyor olsa bile doktoruyla bunu açıkça konuşmaktan çekinir hale gelirler. Bu özel dönemde cinsellikle ilgili yeterli bilgi sahibi olmadıklarından, gebelikleri devam ederken bazı sorunlarla karşı karşıya kalabilirler. Bu konuda yeteri kadar bilgiye sahip olmadıklarından, gebelik dönemini cinsellik açısından yasaklar dönemi olarak yaşarlar. Bu dönemde ruhsal ve bedensel değişimler yaşadıklarından, bunun etkilerini bilemeden bazen cinsellikten uzaklaşır, bazen de cinselliğin daha fazla üzerine düşerler. Bu her gebe kadında farklı olarak yaşansa da, genellikle hormonların yaptığı etki bu yöndedir. Eğer partnerleri de bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi değilse ya da anlayışlı olmazsa, bu durumda eşler arasında sorunların yaşanması kaçınılmazdır. Bu durumda anne adayı kendini suçlar, eşi tarafından suçlanır. Ortaya eşler arasındaki anlaşmazlık sorunu çıkar. Bu yüzden eşlerin bu konuda yeterince bilgilendirilmesi gerekir. Bunun doğal bir süreç olduğu eşler tarafından benimsenmelidir.
Gebeliğin anne adayının cinsel yaşamı üzerindeki etkileri nelerdir?
Gebeliğin ilk trimesteri (ilk üç aylık dönemi): Gebeliğin ilk üç ayı zaten anne adaylarının çevreden gelen kokulara karşı hassas olduğu bir dönemdir. Bu süreçte anne adayının uykuya karşı meyilli olması, sabahları yoğun olmak üzere tüm gün içinde bulantı ve kusma etkilerinin yaşandığı bilinir. Bu dönemde bazı anne adaylarında eşinin nefes ve vücut kokularına karşı tiksinme eğilimi görülebilir. Bu bazen dayanılamayacak bir seviyeye gelebilir. Özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında, bu etkiler daha fazla görülür. Bu gebelerde stres ve kaygı daha üst seviyelerde yaşanır. Dolayısıyla olumsuzlukların meydana gelmesi daha fazla olur. Anne adayları gebeliği ilk kez yaşadığı için, cinsel ilişkide kendisinin ve bebeğinin zarar göreceği gibi düşüncelerin etkisinde kalabilir. Bu şekilde düşünme cinsel arzunun yani libidonun azalmasına neden olur. Dolayısıyla anne adayları ilk planda cinsel ilişkiyi ikinci plana alırlar. Bu sebeple giderek eşinden uzaklaşmaya başlarlar.
Cinsel ilişki sırasında cinsel uyaranların dışında, ağrıların meydana gelmesi, cinsel bölgede olan kanlanmanın artmış olması nedeniyle, bölgede ödemleşme olması cinsel ilişki sırasında ağrıların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durumda anne adayı için, cinsel ilişki ağrılı bir hale gelir ve anne adayı cinsellikten uzaklaşmaya başlar.
Gebeliğin bu dönemi genel olarak ele alındığında, anne adayı bu dönemde cinselliği daha doğrusu orgazmı daha yoğun yaşayabilir, genital bölgedeki nemlenmenin daha fazla olduğu bir dönem olarak kabul edilir. Bu nedenle anne adayları diğer etkenlerin etkisinde kalmaz ise, bu dönemde cinselliği gerçekten hissederek, daha yoğun şekilde yaşayabilir.
Gebeliğin ikinci trimesteri (3-6 ay arası): Gebeliğin ikinci trimesteri geldiğinde, anne adayları bu dönemde vücutlarında olan fiziksel değişimlere uyum sağlamaya çalışırlar. Bu dönemde ilk trimesterde olan bulantı ve kusma, tiksinme gibi belirtilerin ortadan kalktığı söylenebilir. Çok az gebede bu belirtiler daha ileri dönemlere taşınabilir. Etkilerin yitmesiyle birlikte anne adayları kendilerini daha iyi hisseder. Gebeliğin bu dönemi uzmanlar tarafından balayı dönemi olarak tanımlanır. Çünkü gebeliğin ilk etkileri yoktur ve ilerleyen dönemlerde olan etkiler henüz başlamamıştır. Anne adayları gebeliklerini kabullenmiş ve bu nedenle oluşan olumsuz etkilerden kendilerini kurtarmışlardır. Vücutlarında oluşan değişimleri kabul ederek, ruhsal sorunlarını aşmayı başarmışlardır. Bu dönemde bebeğin hareketlerini az da olsa hissetmeye başlamış ve fiziksel yakınmaları oldukça azalmaya başlamıştır. Bu nedenlerle anne adayının cinsel ilişkiye karşı olan ilgisi artmaya başlamıştır.
Gebeliğin bu dönemini genel olarak ele alırsak, kadının genital bölgesinde kanlanma artışı meydana geldiğinden, anne adayı cinsel ilişkide orgazmı daha yoğun şekilde yaşayabilir.
Gebeliğin son trimesteri (6-9 ay arası): Gebeliğin ikinci dönemiyle birlikte azalmış olan yakınmalar, son trimestere girildiğinde yeniden ortaya çıkar. Bu belirtilerin olmasıyla birlikte, anne adayı cinsellik konusunda yeniden sorunlar yaşamaya başlar. Cinsel arzu ve isteği azalır. Bu nedenle cinsel ilişki isteğini yeniden ikinci plana atar. Bu dönemde doğumun giderek yakınlaşması nedeniyle duyulan korku gibi etkenlerde cinselliğin sekteye uğramasına sebep olabilir. Bu dönem anne adayının bebeğiyle olduğu iletişiminin artması nedeniyle, cinsel ilişkinin ona zarar vereceği düşüncesinin etkisiyle cinsellikten uzaklaşması söz konusu olabilir.
Gebelikte bu dönemde bebeğin büyümesiyle birlikte, rahminde büyümesi söz konusu olduğundan, cinsel ilişki pozisyonlarının bir kısmında anne adayı ağrı duyabilir. Bu durumda anne adayı yine cinsel ilişkiden uzaklaşmaya başlar. Ancak bunu aşmanın yolu vardır. Çiftler kendileri için en uygun pozisyonu belirleyerek, cinsel yaşamlarına sorunsuzca devam edebilirler.
Gebeliğin bu son trimesteri cinsellik açısından genel olarak ele alınırsa, kadının pelvis bölgesindeki kanlanma artışı nedeniyle, cinsel ilişkiden daha fazla haz alınacağı söylenebilir.
Lohusalık dönemi: Artık doğum süreci geçmiş, anne lohusalık dönemine girmiştir. Bu dönem aileye yeni bir bireyin katılması nedeniyle oldukça heyecanlı geçecektir. Ancak kadının henüz doğum sürecinden geçmesi yüzünden, yorgunluk etkisinin görüldüğü bir dönem olduğu söylenebilir. Ayrıca bebeğin doğumu nedeniyle, annede uykusuz günlerin başlaması sebebiyle de yorgunluğun artması söz konusu olabilir. Bunlar kadının cinselliğe karşı ilgisinin azalmasına yetecek sebeplerdir.
Bu etkilerin dışında doğumda vajina mukozasında incelme olması, vajina bölgesinde nemlenmenin azalması, doğum travması nedeniyle vajinada şişkinlik ve ağrıların meydana gelmesi yüzünden, kadında cinsellikten haz almama durumu ortaya çıkabilir. Bunlar son derece normal etkilerdir. Kadının bu dönemde yaşadığı ruhsal değişimlerin ve suçluluk duygusunun etkisiyle, cinsellik sırasında uyarılma süresinde artış meydana gelebilir. Bu nedenle gebelikten sonraki lohusalık sürecinde en az 4-6 hafta süreyle cinsel ilişkide azalma oluşur. Zaten doktorlarda bu sürede çiftlerin cinsel ilişkiye ara vermesini isterler. Çünkü doğum sırasında kadına büyük olasılıkla epizyotomi yani dikişi yapıldığından, bu yara yerlerinin iyileşmesi beklenmelidir. Bu önlem bölgede enfeksiyon oluşumunu engellemek içinde alınmalıdır. Lohusalık döneminde eşler arasındaki cinsel yakınlaşma, kadınların kendilerini iyi hissetmesiyle birlikte eski günlerine geri döner.
Gebelikte cinselliğin kısıtlanması gereken durumlar nelerdir?
Gebelikte normal koşullar altında cinselliğin kısıtlaması söz konusu olmaz. Ancak bazı durumların varlığında, cinsel yaşama kısıtlama getirilebilir. Bu özelikle daha önceki gebeliklerinde erken doğum yaşamış kadınlarda, düşük riski olanlarda, suyun erken gelmesi durumunda, vajinal kanamaların olması halinde ya da genital bölgede enfeksiyon meydana gelmesi durumunda, gebelikte cinsel ilişkiye kısıtlama getirilebilir ya da tamamen yasaklanabilir. Bu önlemlerin süresi tamamen doktor tarafından belirlenmektedir. Ayrıca bebekte ağır gelişme geriliği olması ya da fetal distres gelişimi riskinin olması halinde, anne adaylarına yine cinsellik açısından kısıtlama getirilebilir.
Anne adaylarında gebeliği açısından bu tür risklerin bulunmaması halinde ve cinsellikte anne adayının rahatsızlık duymaması halinde, gebeliğin sonuna kadar uygun pozisyonlarda cinsel ilişki sürdürülebilir. Bu arada baba adayında cinsel yoldan bulaşan enfeksiyonların bulunması durumunda da, bunun tedavisi yapılıncaya kadar cinselliğe ara verilmesi uygu görülür. Cinsellik normal yaşamda olduğu gibi, gebelikte de özel bir durumdur. Bu içgüdünün uygun şekilde yaşanması her zaman mümkündür.
Jin.Op.Dr. Serdar Koç
Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı