Haset ve kıskançlık sosyal yaşantı da sıklıkla kullanılmasına rağmen birbirleri ile sürekli karıştırılan iki farklı duygu olduklarını biliyor muydunuz? Her insanının hayatı boyunca en az bir kez hissettiği bu duyguların hissedilme sıklığının artması ile birlikte tehlikeli bir hal alabilmektedir. Kabul edilmesi zor ve bir o kadar da yıpratıcı olan bu duyguları nasıl tanımlayabiliriz?
Kıskançlıkla birbirine çok benzeyen ama net çizgiler ile birbirinden ayrılan haset duygusunu tanımlarken zorlanmamızın nedeni gerek sosyal yaşantımız da bu iki duyguyu birlikte kullanmamız gerek haset duygusunu tanımlayacak kadar veri olmamasından kaynaklanmaktadır.
Kişinin kendisinin bile çoğu zaman fark edemediği bir duygudur haset. Kabullenmenin zor olduğu duygulardandır. Haset bir başkasının sahip olduğu eşya, ilişki, mevki, duyguya karşı hissedilen histir. Kıskançlık gibi sıklıkla tek başına yaşanmayan temel duygulardandır. Genellikle içerisinde öfke, özlem, korku, hırs, kaygı gibi hisleri de barındırmaktadır. Haset duygusunu yaşayan kişilerde önemli olan hedefe yoğunlaşmak ve yakınlaşmaktır. Haset duyulan, akran, kardeş, arkadaş, patron gibi kişinin yakın çevresinde olan ve sahip olduklarına şahit olunan kişidir. Aile içi de sıklıkla karşılaşabildiğimiz duygulardandır. Bunu iyi bir örnek ile açıklamak istesek iki kardeşin eşlerinin birbiri ile olan çekişmelerini incelediğimiz zaman altında haset duygusu ile karşılaşabilmemiz söz konusudur. Bir başkasına ait olana duyulan sahip olma isteği ve buna bağlı olarak verilen bir savaş, mücadele söz konusudur. Kendi içerisinde ikiye ayrılan haset duygusu kişiden kişiye, istenilen den istenilene göre farklılık göstermektedir. Haset duygusu kendi içerisinde Tehlikeli haset ya da tehlikesiz haset olarak ayrılırken yıkıcı olup olmaması isimlendirilmede önemli olan kuraldır. Tehlikesiz haset içinde özlem, arzu, hayranlık gibi hisler bulundururken, tehlikeli hasette yıkıcı olan eylemler söz konusudur. Öfke, kin gibi duyguların varlığı ve süreklilik gösteren zarar verme hisside tehlikeli hasette sıklıkla görülmektedir.
Haset hayranlık duygusu ile karıştırılmamalıdır. Hayranlık duygusu iyi niyeti içinde barındırırken haset duygusunda kötü niyet söz konusudur. Kıskançlıkta ise durumlar değişmektedir. Romantik ilişki içerisinde bulunulan kişiyi üçüncü bir kişiye karşı kaybetmek korkusu olarak tanımlayabiliriz.
Kıskançlıkta hissedilirken tek başına hissedilmeyen beraberinde korku, özgüven eksikliği, kaygı, takıntı ve kısıtlamaları beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte sosyal çevrenin kısıtlanması, ekonomik özgürlüğün kısıtlanması, istismar çeşitlerini de görmek mümkündür. Çatışmaların başlaması ile birlikte yıkıcılık ve yıpratıcılığa neden olmaktadır. Hissedilen iki duygunun da yorucu ve yıpratıcı olması sadece hisseden kişiye değil aynı zaman da hissedilen kişiyi de yorup yıpratmaktadır. Bu duyguları yaşayan kişilerin kabul süreci oldukça önemlidir. Kişinin kabul süreci ile birlikte davranışlarını kontrol edebilmesi, kontrol edemiyorsa içinde bulunduğu durum ile ilgili destek alması gereklidir. Kıskançlık ve haset duygularının neden hissedildiği üzerine çalışılmalıdır. Bu duyguları hissetmenin bir nedene bir olaya bağlı olduğu düşünülüyorsa mutlaka kişilerin psikolojik bir destek alması gerekmektedir.
Cansu Ecem Kesgin
Psikolog