Kaygı dediğimiz o tuhaf his; bizi hem bedenen hem de zihin olarak yoran ve hatta yaşam kalitemizi oldukça negatif yönde etkileyerek sarsan bir durum. Son yıllarda modern yaşamda en çok psikolojik problemlerden birisi de kontrol edilemeyen kaygı durumudur. Bu bağlam da Sigmund Freud şöyle söyler: ‘’Anksiyete, çok farklı ve önemli sorunların belirebileceği bir düğüm noktası, çözümü, tüm zihinsel varlığımıza akıtılacak bir ışık seline bağlı bir bulmacadır’’. Peki, o halde; zihinsel varlığımıza akıtılacak bir ışık seli nerede gizlenmiştir?
Fazlaca kaygı yaşayan bireylere baktığımız zaman genel anlamda şu belirtilerin kaçınılmaz olduğunu görmekteyiz. Bunlardan bilişsel anlamda yaşanılanları; motivasyonda bozulmalar; sinirlilik, her an huzursuz olma, tahammül düzeyinde azalma, zamansız heyecan yaşama, an be an kötü bir haber alacakmış korkusu, çabucak irkilmeler, kolay yorulma ve yahut kronik yorgunluk gibi belirtiler iken, bedensel anlamda hissettikleri durumlar ise; kalp çarpıntıları, terleme, ağız kuruluğu, nefes almakta güçlük, boğulma hissi, titreme veya sarsılma hissi, mide şikayetleri… şeklinde ortaya çıkıyor.
Çoğu durumda da kişi aşırı endişeli olduğunu fark edebilir ve çevresindeki bireyler tarafından da ‘aşırı ehvamlı’ diye nitelendirilir.
Peki bu durumdan kurtulmak için ne yapmalı?
1) Fiziksel rahatlama yöntemleri denenebilir; spor yapmak, masaj yaptırmak; yalnızca kaslarınızı gevşetmek ile kalmaz, bunun yanı sıra; endişeden gerilmiş olan beyninizi de rahatlatır.
2) İmajinasyon yöntemi denenebilir; sorunların üstesinden geldiğinizi gözünde canlandırma gibi…
3) Nefes terapisi eğitimlerine katılmak; düzenli ve sağlıklı nefes almayı öğrendiğiniz zaman kaygılı anlarınızda en büyük desteğiniz olacaktır.
4) Sağlıklı beslenme; kafein içeren maddeler ya da sağlıksız, aşırı yağlı gıdalardan uzak durmanız halinde, bedeninizin rahatlaması zihninize yansıyacaktır.
5) Psikoterapi veya Nöroterapi desteği almak; en güvenilir ve kolay bir çözüm yolu olacaktır. Bireysel psikoterapinin asıl amacı farklı sebeplerle bireylerin yaşamlarında ortaya çıkan psikolojik problemlerin ortadan kaldırılmasını hedefleyerek bireylerin yaşamlarında eskiye nazaran daha doyumlu ve mutlu bir hayat sürmesini sağlamak ve ilerleyen dönemlerde bu problemler ile karşılaştıklarında nasıl başa çıkacaklarını öğretme sanatıdır.
Neurofeedback ya da diğer adıyla Nöroterapi yöntemi ise; kişinin beyin dalgaları ile çalışır. Nöroterapinin asıl amacı ise; bireylerin beyinlerinde bulunan beyin dalgalarındaki düzensizliği, beyin egzersizleri yaptırarak, edimsel koşullanma, doğru yöne çekebilmesidir. Hayat boyu kalıcı olan bu yöntemin, herhangi bir yan etkisi bulunmadığı için çocuklar ve yetişkinler güvenle yaptırıyor. Bu bağlamda nöroterapi uygulayacak olan terapistin klinik uzmanlığı bulunması gerekiyor.
Derya Oğuz Sarıalp
Uzman Klinik Psikolog