Bu yazıyı yazma isteğini doğuran bir makaleye denk geldim yakın zamanda… “Don’t make yourself a project!” diyordu yazının başlığı ve devamında pandeminin neden bir kişisel gelişim zamanı olmadığını veya olmayabileceğini anlatıyordu…
Kişisel karantinalarımız başladığından beri yapılabileceklerin listeleri, çeşitli baş etme stratejileri, canlı yayınlar, online kurslar ve daha niceleri paylaşılmakta… Zamanı verimli geçirmeye yönelik bu listeler oldukça cazip ve hatta kişisel gelişime dair kaçmaz bir fırsat gibi görünüyordu. Listelere her baktığımda “Evet belki işe yarayabilir, benim için de faydalı olabilir” diyor ancak bir türlü içime sindiremediğim bir tarafla, küçük bir rahatsızlık hissi duyuyordum.
Karantina günlerimi verimli geçirip geçirmediğim düşüncesi bir miktar rahatsızlık hissi uyandırıp bir şeyler yapmam gerektiğini fısıldasa da sezgilerim beni duygularıma yönlendiriyordu… “Belki de hazır değilim”, “Belki kaygılı evrede biraz daha vakit geçirmem gereklidir”, “Bu konularda adım atmaya henüz yeterince hazır olmayabilirim” diyerek ihtiyacıma odaklanmaya çalışırken, kendime “Herkesin gittiği yolun benimkiyle uyuşmayabileceğini” hatırlamaya çalışıyordum…
Kişisel gelişime ve verimli zaman geçirmeye dair listelerle her karşılaştığımda Maslow çağrışıyor zihnimde… İhtiyaçlar piramidini şöylece gözümün önüne getiriyorum.Hepimiz bir basamağın istikrarını sağlamaya çalışıyoruz sanırım şu günlerde… Kimilerimiz güven duymanın ihtiyacında, kimimiz fiziksel ihtiyaçlarının sürekliliği üzerinde çalışıyor, kimilerimiz ise fiziksel mesafe nedeniyle ilişkiselliğin arayışında olabilir belki…Aidiyet kavramı, saygı, fiziksel ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyaçları öz denetim, öz saygı, kendini gerçekleştirme bunların hepsi birbirine karışmış yapboz parçaları gibiyken karşılaştığımız liste önerilerine kulak kabartabilir miyiz? Belki bir noktada evet, ama şimdi ve şu anda pekala buna hazır hissetmiyor da olabiliriz...
Etrafımızdaki pek çok şey değişmeye başlamışken, gelecek belirsizken, kendimiz için sevdiklerimiz için kaygılanırken, ekonomik endişelerimiz varken, sevdiklerimizle sarılamaz onlarla görüşemezken yeni bir dil öğrenmeye odaklanamayabilir, spor yapamayabilir ve kendimizi oyalayamayabiliriz diye düşünüyorum…
Canımız kitap okumak istemeyebilir, Meditasyon şu sıralar yapamayabiliriz, Film/dizi önerileri hiç ama hiç cazip gelmeyebilir, Karantina günlerinde spor yapmayı istemeyebiliriz, Yeni bir dil öğrenmeye odaklanamayabiliriz…
İlla her günümüzü verimli geçiremeyebiliriz şu günlerde… Yaşadığımız değişimin hissettirdikleri, bu süreçte yaşadığımız belirsizlikler, maddi ve manevi kayıplarımız pek çok duyguyu bir arada yaşamamıza neden olabilir… Engellenmiştik hissi, güvende hissedememe, öfke, korku veya kaygı gibi pek çok duygu ile baş etmek güçleşebilir… Bu duygularla baş etmeye çalışırken zamanımızı verimli geçirmek istemeyebilir ve sadece duygularımıza odaklanma ihtiyacı hissediyor olabiliriz…Yani özetle, canımız önce olan biteni izlemek ve sindirmek istiyor olabilir.Diğerlerinin gittiği yol bizimkiyle aynı olmayabilir.Kişisel karantinamız illa da çok verimli geçmek zorunda değil…
Emine Kaya Bican
Uzman Psikolog