Bir işe başladığınızda iç sesiniz daima başaramayacağınızı ya da yetersiz olduğunuzu fısıldar mı size? Karşı cinse güven konusunda sürekli sorun yaşar mısınız ?
Bu sorulara cevabınız Evet ise size bir haberim var: suçlu siz değil anneniz olabilir!
Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. Bizi dünyaya getiren, türlü fedakarlıklarla büyüten annemize yönelik böyle bir suçlama çok acımasızca gelebilir. Çünkü özellikle biz kız çocukları ne kadar sorun yaşarsak yaşayalım, aile sistemine daima olumlu açıdan bakmaya programlanmışızdır. Ebeveynlerimizin yaptığı eleştirileri kötü niyetli olarak algılamayıp aksine olumlu yönde ilerleyebilmemiz için bunun gerekli olduğunu düşünmüşüzdür. Elbette ki ebeveynler, özellikle de anneler çocuklarının daimi olarak iyiliğini isterler. Ancak bazı anneler çocuklarından çok kendileriyle meşguldürler . Onların başarılarından ve iyi özelliklerinden ziyade kendilerinden övgüyle bahsetmekten hoşlanırlar. Dışarıdan nasıl göründükleri ile o kadar çok ilgilenirler ki çocuklarını görmez adeta bu uğurda onları feda ederler.Böyle annelere narsist anne denir. Narsist anneler mükemmelliyetçi yapıları ile kızları üzerinde baskı kurar, mükemmel olmaya zorlarlar. Bu baskı altında kızları bekledikleri ilgi ve sevgiyi alabilmek, annelerini mutlu edebilmek için çırpınıp durur;ancak istediklerini hiçbir zaman alamazlar. Bu durum yetişkin olduklarında da sürekli kendilerini başarısız ve yetersiz hissetmelerine sebep olur. Öyle ki romantik ilişkilerinde dahi terk edilme veya ayrılmayı bir başarısızlık olarak algılarlar. Partnerlerini dünyanın en iyi adamı ya da en kötü adamı şeklinde görme eğiliminde olabilirler. Çünkü annelerinden aldıkları mükemmeliyetçilik mirası
nedeniyle hayat siyah ve beyazlardan oluşur onlar için, gerilere yer yoktur.
Böyle anneler empati yeteneğinden yoksun olduklarından bir bebeğin yaşamının ilk yıllarında ihtiyaç duyduğu sıcaklık ve sevgiyi yeterince veremezler. Şefkat duygusundan yoksun bir anne kızıyla bağ kurmakta zorlanır. Sağlıklı bir kişilik gelişimi için gerekli olan temel güven duygusunu kazanamayan kız çocuğu ise yaşadığı ilişkilerde hep bu duygusal eksiklik ve boşluğu doldurmaya çalışır.
Narsist annelerin erkek çocuklarından çok kız çocukları ile yaşadıkları bu problemin temelinde, kızlarını kendilerinin bir yansıması olarak görmeleri yatar.Onları ayrı bir birey olarak değil kendilerinin devamı olarak gördüklerinden kendileri gibi hareket etmelerini bekler, bu yönde baskı kurarlar. Hatta öyle ki bazı anneler istediklerini yaptırabilmek için hasta numarası yaparak duygusal istismara bile başvurabilirler. Böyle anneler ile büyüyen kız çocukları bir şeylerin yanlış olduğunu fark edemez, çoğu zaman kendilerini suçlarlar.Hayatları boyunca hep bir boşluk hissi ile yaşar, bunun sebebini anlamaya çalışırlar. Problemin kaynağını fark ettiklerinde ise annelerine benzemeyip bu döngüyü kırmak için çabalamaya başlarlar.Çünkü kendilerinin de anneleri gibi olup yaşadıklarının aynısını kızlarına yaşatma ihtimalinden korkarlar. Ancak benzememek adına gösterilen her çaba daha çok benzemeyle sonuçlanır malesef. O halde nasıl bir yol izlemeli?
Eğer narsist bir anneyle büyüdüyseniz rahatsız olduğunuz bu döngüyü kırma yolunda atacağınız ilk adım kabullenmek olmalıdır. Annenizi değiştirmeye çalışmadan onu olduğu gibi kabullenmek… Terapi desteği almanın da büyük yardımı olacaktır elbette. Bir de durumu daha iyi anlayabilmek adına konuyla ilgili okumalar yapmak yararlı olacaktır. İçinizdeki büyük boşluğun sebebini anlamak için narsist anne-kız ilişkilerini ve bu durumu nasıl değiştirebileceğinizi anlatan Dr. Karyl McBride'ın Boş Ayna kitabını öneriyorum. Yalın anlatımı ve narsist bir anneyle büyümüş terapistin örnek ve tavsiyeleri okuyanların kendinden bişeyler bulmasını sağlıyor.
Bir başınıza çıktığınız uzun ve bazen de yorucu olabilecek bu yolculukta başarılar diliyorum. Unutmayın boşluğu dolduracak olan bir başkası değil sadece sizsiniz..
Pınar Orhan
Terapist & Aile Danışmanı