Her çocuk için anadilini seçip, o dilin usta bir konuşucusu olmak zaman alan bir süreçtir. Bu süreçte çocuklar birbirine benzeyen ses hataları yapabilir. Kendini sözcüklerle ifade etmeye başlayan çocukların birçoğunda sıklıkla duyduğumuz ses hataları kulağa bazen çok sevimli gelse de çocuklar için daha karmaşık sorunlara yol açabilmektedir.
Her sesin edinim yaşı birbirinden farklıdır. Türkçedeki bazı sesler çok daha erken dönemde edinilirken “r” sesi gibi bazı seslerin öğrenilip kullanılmaya başlaması 4-5 yaşı bulabilir. Tabi ki her çocuğun öğrenim hızının bir diğerinden farklı olduğunu unutmamak gerekir. Ancak yine de araştırmalar sonucunda standardize olmuş yaş aralığı içinde çocuklardan doğru sesleri söylemeyi öğrenmesi beklenilmektedir.
Peki ne oluyor da çocuklar sesleri birbirinin yerine kullanıyor? Ya da sesleri öğrenirken bu kadar zorluk yaşıyorlar?
Bu sorunun cevabı olarak çocuklarda anatomik-fizyolojik olarak konuşma için gerekli organlarda (dudak, damak, dil, diş vb.) yapısal farklılıkların varlığı, bilişsel becerilerdeki bireysel farklılıklar, genetik yatkınlıklar ya da doğru uyarana sık maruz kalamamak verilebilmektedir. Yapısal farklılıkların varlığında çocuk davranışsal olarak gerekli ve doğru hareketleri yapsa dahi üretim zamanında hata kaçınılmaz olacaktır. Çocuk bilişsel becerilerde farklılık barındırıyorsa ya da ailede benzer konuşma problemleri varsa dili öğrenirken çocuğunda benzer hatalar yapması muhtemeldir. Çevresinde işitsel olarak yanlış uyarana ya da uyaran eksikliğine maruz kalan çocuklar da bu süreci hatalar yaparak sürdürebilmektedir.
Son olarak da bu konuşma problemlerinin çocukta ne gibi olumsuz etki bırakabileceği konusu üzerinde duralım.
Öğrenmesi gereken yaşta doğru sesleri söyleyemeyen çocukların konuşma anlaşılırlıkları ciddi derecede düşebilmektedir. Çocuk yaptığı hatanın farkında olabilir ya da farkında olmayarak hatalar yapmaya devam edebilir. Her iki durumda da çevreden olumsuz geri dönütler almaya başlayan çocuklar için gidişat daha da karmaşıklaşabilir. Örneğin çocuklar yaşıtları ile aynı ortamdayken anlaşılmadıklarını deneyimledikçe sosyalleşme becerileri zayıflayabilmekte hatta akran zorbalığına maruz kalabilmektedir. Bu da hata yaptığının farkında olan çocuklar için özgüven zedeleyici olabilmekte, kendini geri planda tutma kararı alan çocuklar için okul başarısını dahi olumsuz etkileyebilmektedir. Üstelik müdahale edilmediği durumlarda benzer konuşma sesi hatalarını yetişkinlik döneminde dahi görebilmekteyiz.
Okul çağına başlayan çocuklar için çevreden konuşma becerisine ekstra olarak okuma ve yazma becerileri de yeni beklentiler arasına girer. Konuştuğu gibi yanlış yazma, yanlış okuma ya da okuduğunu anlayamama gibi daha karmaşık sorunlarla baş başa kalabilmektedirler. Kendini ifade etmekten çekinme, potansiyelini göstermeme, arkadaş edinmekte güçlük yaşama gibi sosyalleşme sorunları baş gösterebilmektedir. Kendini ifade edemediğinin farkında olan çocuklar öfkelenme, üzüntü gibi olumsuz duygulanımlar da yaşayabilmekte hatta davranış problemleri de gösterebilmektedir. Bu nedenle “ tapı tapat” diyen bir çocuğun konuşması her ne kadar sempatik de olsa doğru sesletebilmesi ve sorunun karmaşık bir hal almaması için erken dönemde bir dil ve konuşma terapistine başvurulmalıdır.
İrem Güneş
Dil ve Konuşma Terapisti