Müzik, nesillerdir duyguların ifade edilmesinde kullanılan etkili bir yoldur. Bazen üzüntümüzü yaşamak için bazen de eğlenmek için müziğin bizi farklı dünyalara götürmesine izin veririz. Müziğin, beynimizde, hafızadan sorumlu olan, hipokampüs adlı yapının depo ettiği anılarımızı tekrar hatırlamamızda bir araç olduğunu söyleyebiliriz. Böylece aynı ritim, canlandırdığı anılara göre her bireyde farklı duygular oluşturabilmektedir.
Gebeliğin 25-28. haftasında anne karnındaki bir bebek dışarıdan gelen sesleri duyabilmektedir. Dolayısıyla bu haftalardan itibaren annenin, müzikli bir ortamda olması bebeği etkilemeye başlayacaktır. Yenidoğan bir bebeğin, anne karnındayken dinlemeye alıştığı bir ezgiyi, doğumdan sonra da dinlediğinde sakinleştiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Dinlediği bu ezgi, ona, her türlü stresten uzak olduğu ortam olan, anne karnını hatırlatarak sakinleşmesini sağlamaktadır.
Müzik, yenidoğanlarda stres ve kaygının azaltılmasında faydalı olurken; bu durum duygularını kontrol edebilme becerisi olan duygu düzenleme becerisinin gelişmesinde de yardımcı olmaktadır. Sakinleştirici bir müzik, beyinde endorfin hormonunun salınmasını uyararak rahatlatıcı etki göstermektedir. Özellikle klasik müzikler stresi uzaklaştırarak, büyüme ve gelişmeyi olumlu yönde etkilerken; IQ’ da da artış sağladığı belirtilmektedir. Bach, Mozart ve Beethoven gibi bestecilerin müziklerinin dinletilmesinin erken çocukluk döneminde olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Müzik aynı zamanda çocukların okuma-yazma ve dil becerilerini de arttırmaktadır. Müzik ile ilgilenen çocukların ince motor becerilerinde de ilgilenmeyenlere göre gelişme görülmektedir. Müziğin gelişimdeki olumlu etkileri özellikle piyano gibi bir enstrüman çalan çocuklarda daha belirgin görülmektedir. Böylece kas gelişimi de desteklenen çocuğun psiko-motor gelişiminde de belirgin artış görülmektedir. Ayrıca karmaşık ritimleri çalabildikçe güven duygusu ve problem çözme becerisi de gelişecektir.
Müzik ile ilgilenen çocuklarda olumlu davranışların geliştiği ve kendini müzik ile ifade edebilen çocukta, müziğin, olumsuz davranışların gelişmesini de engellediği görülmektedir. Kimlik duygusunun geliştiği ergenlik döneminde müzik bir sosyalleşme aracı olarak kullanılır ve kişilik gelişiminde de önemli rol oynamaktadır.
Özetle, müziğin, çocuklarda bilişsel, dil, sosyo-duygusal, motor gelişim alanlarını olumlu yönde desteklediğine dair akademik birçok çalışma bulunmaktadır. Özellikle beyin gelişiminin %90’ ının gerçekleştiği, erken çocukluk döneminden itibaren çocuklara müzik ile ilgilenme alışkanlığının kazandırılması, gelişimleri açısından olumlu etki sağlayacaktır. Bu dönemde çocukların en önemli öğrenme biçimi taklit yolu ile öğrenme olduğu düşünülürse, ebeveyninin müzik ile ilgilendiğini gören çocuk bu davranışı öğrenerek kendisi de uygulayacaktır.
Sevgilerimle...
Özlem Kavurucu
Akademisyen / Aile Danışmanı
