Tikler; strese maruz kalındığı anlarda, aniden ortaya çıkan, motor (hareket) veya vokal (ses çıkarma) olarak görülen istemsiz eylemlerdir. Motor tikler; Göz kırpma, kaş kaldırma, burun oynatma, ağız kenarının çekilmesi, baş ya da omuz oynatma gibi hareketlerdir. Genellikle yüz ve boyun kaslarında görülür. Vokal tikler; burun çekme, boğaz temizleme ile çıkarılan seslerdir. Vokal tikler, motor tiklerle birlikte görülürse “Tourette Sendromu” olarak adlandırılır.
Bir harekete tik diyebilmemiz için; istem dışı olması, bir amaca yönelik olmaması ve yinelenen hareket veya ses olması gerekmektedir. Geçici ve kalıcı tikler vardır. Geçici tikler genellikle bir yıl kadar kısa sürede azalma gösterir ve bir süre sonra kaybolur. Kalıcı tikler ise yaşla birlikte azalma olsa da azalan eylemlerin yerine başkaları gelir.
Tikler, çocukluk dönemlerinde başlar. En çok 7 yaş civarında görülmekle birlikte ergenlikte en üst düzeye çıkar. Yapılan araştırmalarda, oyun sırasında veya bir işe yoğunlaştığı zaman çocuktaki kaygı düzeyi azalmaktadır. Buna paralel olarak tiklerde azalma görülür. Uyku sırasında da tikler azalır. Yetişkinlik çağında tiklerin yoğunluğu, şiddeti ve sıklığında azalma görülür. Tikin ortaya çıkması için sadece çevresel faktörler yeterli değildir. Genetik yatkınlık da tikin oluşmasında önemli rol oynar. Anne, baba ya da akrabalarında tik olan çocuklar, tik oluşturmaya daha yatkındır.
Kardeş kıskançlığı, baskıcı aile tutumu, travmatik olaylar, korku ve kaygılar başlıca stres sebepleridir.
Çocuklarda kaygı durumunun arttığı, stres anında ya da çocuğun çok heyecanlandığı zamanlarda tiklerde artış görülür. Bu durumun çevresindekiler tarafından fark edilmesi de çocuğu büyük bir üzüntü içine sokar. Çevreye kendini kabul ettirebilmek, en azından onların yanında bu hareketleri yapmamak adına büyük bir enerji harcar. Bundan dolayı da çocuktaki kaygı durumunda artış görülür. Sınıfta tiklerini bastırmaya odaklanmış bir çocuk, dersi yeterince dinleyemeyebilir. Bu da öğrenme sorunlarını beraberinde getirir. Yapılan başka bir araştırmada, bu tür problem yaşayan çocukların çoğunda ek olarak takıntı ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olduğu görülür. Bu yaşlar okul dönemine denk geldiği için, sınıfta uzun süre yerinde oturamama, ödev yapamama, sınıfta gezinme davranışları görülür. Öğretmenlerin bu problemleri yaşayan çocuklara görev vermeleri; hem kabul edilmelerini, işe yarama duygusunu hissetmelerini hem de sınıfın düzenine uymalarını sağlamaktadır.
Ailelere öneriler;
- Çocuk, istemsiz olarak yaptığı hareketler veya çıkardığı seslerden dolayı azarlanmamalı, incitilmemelidir. Bu durum onun özgüveninin zedelenmesine ve benlik saygısının azalmasına yol açar.
- Çocuk, baskıcı ortamında bulunmalıdır. Hareketlerine engel olamamakla birlikte kendindeki olumsuz durumun da farkındadır. Bir de buna ailelerin uyarıları ve çevresel baskılar da eklenince tiklerde artış görülür.
- Çocuğun bir hobi edinmesi ya da bir aktiviteyle uğraşması için yönlendirme yapılabilir. Böylece içsel gerilimi azalacaktır.
- Çocuğun durumu ile ilgili, öğretmeni ve arkadaşları bilgilendirilmelidir. Bilgilendirmek, çocuğun çevresi tarafından kabul görme sürecini hızlandırır. Aksi halde tikler azalma yerine, daha kalıcı bir hal alabilir.
- Tiklerin ortaya çıkmasına sebep olan durumlar araştırılmalı, bununla ilgili çözüm yolları bulunmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.
- En kısa zamanda da çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanına başvurulmalıdır. Müdahale edilmeyen tikler kronik bir hal alabilir. Öğretmen, hekim ve ailenin işbirliği içinde olması çocuk için daha verimli olacaktır.
Özge Demirci
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı & Aile Danışmanı