Korku ve kaygı birbirinden farklı kavramlardır. Korku olağan bir duygudur. Çocukların korkuları yaşlarına göre değişkenlik gösterebilir. Bebekler yaklaşık dokuz aylıkken yabancılardan korkma ve asıl bakımı sağlayan kişiden ayrılma korkusu yaşamaya başlarlar. Çocukların yürüme çağından itibaren hayvanlardan (böcek, köpek gibi), sudan, karanlıktan, doğaüstü varlıklardan korkma olayları meydana gelebilir. Yaşanılan korkunun ölçüsü çocuktan çocuğa fark gösterebilir. Bazıları daha şiddetli ve uzun yaşayabilir.
Kaygı ise korku duygusunun ruhsal bir rahatsızlık veya sorun haline gelmesidir. Kaygının korkudan farkı ise belirli, somut, görülebilir veya nesnel bir tehlike olmamasına rağmen ortaya çıkmasıdır. Diğer yandan, korkular genelde belirli ve bilinen somut durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Kaygı Ne Zaman Sorun Haline Gelir?
Kaygı çok yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaklaşık on çocuktan birinde kaygı bozukluğu görülmektedir. Kaygılı çocuklar, diğer çocukların yaşadığı korkulardan daha yoğun ve belirgin hale gelmiş normal endişelere sahip diyebiliriz. Ebeveynlerin ilk düşüneceği nokta; endişe çocuğunuza zorluk yaratıyor ya da çocuğunuza engel teşkil ediyor mu? Bu zorluklar değişik şekillerde ve fazla miktarda olabilir. Örneğin, endişeleri çocuğunuzun zevk aldığı şeyleri yapmasını engelleyebilir, moral bozukluğu yaşatabilir, akademik ve sportif alanları olumsuz etkileyebilir. Bu noktada, kaygı çocuğunuzun yaşamını olumsuz etkiliyorsa, çocuğun bu sorunla baş etmesinde ona yardımcı olmayı düşünebilirsiniz.
Kaygının Çocuklara Etkisi
Kaygılı çocuklar genellikle daha utangaç olurlar. Bu sebeple, yeni ortamlara girmekten çekinir ve arkadaş edinmekte güçlük çekerler. Arkadaş edinemediklerinde yoğun şekilde yalnızlık duygusu yaşarlar ve bu ileriki hayatlarını etkileyebilmektedir. Sosyal etkinliklere katılmakta zorlanırlar. Akademik alanda problemler yaşayabilirler. Birçok kaygılı çocuk mükemmelliyetçi ve titizliği sayesinde okulda başarılı olabilir, fakat yaşadıkları kaygı sebebiyle bu başarılarını gösteremeyebilirler. Utangaç oldukları için ders içinde kendilerini fazla gösteremezler ve sınavlarda istedikleri başarıyı elde edemezler. Başkalarının önünde iş yapmaktan çekindikleri için pek çok meslek grubundan uzak durmaya çalışırlar.
Kaygılı çocuklar erişkin olduklarında yaşamda ciddi zorluklar yaşayabilirler. Kaygılı erişkin bireyler, uyuşturucu ve alkol kullanmaya, depresyona girmeye, işsiz kalmaya ve hasta olmaya daha eğilimlidirler.
Çocuklarda kaygı kendini üç şekilde gösterir. İlki, düşünceler veya zihinsel işlemlerde. Örneğin, arkadaşlarının önünde yanlış cevap vermekten endişe duyar. İkinci olarak, kaygıyı fiziksel olarak bedeninde yaşar. Endişeli çocuğun bedeni daha çok uyarılır ve tahrik olur. Örneğin, mide bulantısı, terleme ve kalbin hızla atması gibi. Üçüncüsü ise, kaygının çocuğun davranışlarını etkilemesi. Kaygılı çocuklar, yerinde duramaz, titrer, ağlar, bir şeye sarılır veya belli durumlardan kaçınır.
Kaygının pek çok çeşidi vardır. İlki özgül fobilerdir. Belirli bir duruma ya da nesneye duyulan korkudur. İkincisi, ayrılma kaygısıdır. Asıl bakım sağlayan bireyden uzaklaşma korkusudur. Bir diğeri genel kaygıdır. Yaşamdaki birçok alanda endişe ya da kaygı duyma halidir. Dördüncüsü, sosyal kaygı ya da sosyal fobidir. Çocuğun diğer insanlarla ilişki kurma veya ilgi odağı olmak zorunda kaldığı durumlarda duyduğu endişe ya da korkudur. Obsesif-kompalsif bozukluk ise çocuğun durmadan ve genellikle uzun süreler bazı hareket ya da düşünceleri yinelemesi halidir. Panik bozukluk ise panik atak yaşamaktan duyulan korku ve endişedir. Son olarak, travma sonrası stres bozukluğu, çocuğun aşırı derecede korktuğu ya da yara aldığı ciddi travmatik olay sonrası yaşadığı durumdur.
Bir sonraki yazımda kaygılı çocuğa yardım etme konusunda bilgi vereceğim.
Kaygı ciddi bir problemdir. Sizlerde çocuğunuzun kaygısının hayatını/hayatınızı olumsuz etkilediğini düşünüyorsanız bir uzmana başvurmanızı öneririm.
Lara Balkaner
Psikolog & Aile Danışmanı