2000 yılı ve sonrasında dünyaya gelen Z Kuşağı diye adlandırılan bireylerin en önemli özellikleri, küçük yaştan itibaren internet ve medya araçları ile tanışmış olmaları. Bu yüzden bu kuşağın bir diğer adı da ‘İnternet Kuşağı’.
Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarların hayatımızın ayrılmaz birer parçası haline geldiği bu dönemde acaba çocuklarımız, biz farkında olmadan nelere maruz kalıyorlar?
Günümüzde birçok sosyal medya platformu (facebook, twitter, instagram, tiktok, snapchat vb) olduğu ve ciddi oranda kullanıldığı için bu kuşağında internet ve medya ile tanışmas, kaynaşması oldukça hızlı olmuştur.
Medya aracılığıyla terör olaylarına tanıklık etmeleri, siber zorbalıklara maruz kalmaları, dizilerde olumsuz içerikleri izlemeleri, kimliklerini olumsuz etkileyecek şekilde cinsel içeriklerle karşılaşmaları, gereksiz tüketimin öğretilmesi, lüksün benimsetilmesi ve daha bir çok etken çocukların gelişim süreçlerini engelleyen faktörlerdir.
Çocukların günlük yaşamlarında internet ve medya ile bu kadar iç içe olmaları, eğitim hayatında motivasyon ve dikkat eksikliğini de beraberinde getiriyor. Aynı zamanda küçük yaştan itibaren kullanmaya başladıkları teknolojik aletler bağımlılığa da yol açmaktadır. Bu durumun uzun vadede iletişimsizliğe, yeme bozukluklarına ve depresyona yol açtığı, araştırmalar sonucunda en sık rastlanan bulgular arasındadır.
Bir çocuğun günlük olarak ekrana bakma süresi yaşı X 10 dakika olmalıdır. Çocuğunuz beş yaşında ise günlük ekrana bakma süresi 50 dakikayı aşmamalıdır. Bu durum tatillerde iki katına çıkarılabilir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise çocuğun izlediği video veya oynadığı oyunun içeriğidir. İnternetinizi aile interneti kapsamında kullanmanız, tabletinize google family link indirmeniz, youtube yerine youtube kids, jellies isimli çocuk videoları, (tabii ki yine de ebeveyn kontrollü) akıllı telefonunuzda kullanacağınız ekran süresi kontrolü basit ama yararlı çözümler arasındadır.