Günümüzde bir çok ebeveynin çocukları ile ilgili göze çarpan endişelerinin çoğunlukla ilk sıradaki sebebi :çocuklarının konuşma ile ilgili kritik dönemlerini atlatması, konuşmada yaşıtlarına göre farklı gelişim seyrinde olmalarıdır.
Bir çok ebeveyn telaşla uzman birine danıştıklarında; çocuklarıyla ilgili alınan prognazda ebeveynlerin çocuklarını (çocklarının özellikle dil gelişimini) özetleyen cümleler: ‘’Çocuğumuz her şeyi anlıyor; fakat konuşamıyor’’ şeklinde ya da ‘’babası da geç konuşmuş’’ şeklinde oluyor.
Her şeyi anlayıp konuşamayan bu çocuklara ne olduğunu anlamak için; vaka örneklerine bakmakta fayda var.
Hatta gelin sizinle her şeyi anlayıp konuşamayan ilk vakaya gidelim.
Günümüz ‘’Sinir Psikolojisi’’ kurucusu aynı zamanda cerrah ve antropolog olan Paul Broca(1824-1880), zihinsel işlevlerde beyin hasarıyla oluşan değişiklikleri inceler.
1861 yılında Mösyö Tan Tan diye isimlendirdiği 51 yaşında Parisli kunduracı Leborgne (İsmi 152 yıl sonra açıklanmıştır) adlı hasta bacağındaki flebit gelişmesiyle yattığı servisten Broca’nın servisine nakledilir. Konuşamayan Leborgne, tek bir hece (Tan) kullanır.
Broca,Parisli kunduracı Leborgne durumunu şöyle tasvir ediyor :
‘’Bu adam 21 sene önce felç geçirmişti.Felcin sonucunda Leborgne, akıcı konuşma yetisini yitirmişti; gerçi konuşulan dili gayet güzel anladığını yüz ifadeleri ve hareketleri ile belli ediyordu. Leborgne’da konuşmayı etkileyen geleneksel motor kusurlardan hiç biri yoktu. Dilini, ağzını, ses tellerini hareket ettirmekte sıkıntı yaşamıyordu. Aslında hiç zorlanmadan münferit kelimeleri dile getiriyor, ıslık çalabiliyor, ezgiler mırıldanabiliyordu, fakat dilbilgisi kurallarıyla konuşamıyor,cümle kuramıyordu.Dahası, çektiği sıkıntı konuşma diliyle sınırlı değildi; Leborgne fikirlerini yazıyla da ifade edemiyordu’’. (Kandel,Belleğin Peşinde)
Mösyö Tan ,Broca’nın ilk muayenesinden bir hafta sonra vefat eder. Broca,ölüm sonrası yapılan otopside konuşma bozukluğuna sebep olan hasarı arar. Alın lobunun bir bölgesinde, günümüzde Broca alanı denilen yerde hasarlı bir bölge, bir yara keşfeder.Ardından konuşma yetisini yitirmiş 8 hastanın daha beyinlerini ölümlerinden sonra inceler. Her birinin sol yarımküre alın lobunda benzer yaralara rastlar. Broca’nın bulguları,tanımlanmış zihinsel bir becerinin kortekste özgül bir bölgeye atfedileceğine ilk gözlem ve kanıttı.Tüm hastaların yaraları sol yarımkürede olduğu, Broca, her ne kadar görünüşte simetrik de olsalar, iki yarımkürenin farklı rolleri olduğunu belirledi. Bu keşif sayesinde, beynin işlevleriyle ilgili en ünlü ilkelerden birini 1864’te ilan etmiştir:
‘’Sol yarımküre ile konuşuyoruz’’.
Özetle; doğuştan ya da sonradan sol yarım küredeki farklılık dil konuşma ile ilgili becerilerde farklılığa sebep oluyordu.
1879‘da Carl Wernicke, ikinci bir afazi türü betimledi.Bu bozukluk konuşma ile ilintili değildi; konuşma ve yazı dilinin anlaşılması konusunda sorun yaşanır. Dahası, Wernicke Afazısı olan insanlar konuşabilse de, söyledikleri şeyler başka insanlara tamamen saçmalık gibi gelir. Broca Afazisi gibi bu afazinin sebebi de beynin sol tarafında oluşmuş bir yaradır; fakat bu durumda hasar beynin arka tarafında, günümüzde Wernicke alanı denen yerde ortaya çıkar.
Günümüze dönecek olursak; nörogelişimsel bozukluklardan kaynaklı çocuklarda konuşma ile ilgili sıkıntılı süreçler yaşanmaktadır. Çocuğunuz her şeyi anlıyor fakat konuşamıyorsa, konuşma ile ilgili çocuğunuz kritik dönemini atlatmadan,erken dönemde bir uzmana danışılmalı.
''Her çocuk; ondan umudunu asla kesmeyecek, aralarındaki bağın farkında olan ve ulaşabileceği en iyi noktaya ulaşması için mücadele eden bir yetişkin savaşçının hayatında olmasını hak eder.''
Ali Doğan Eroğlu
Nörobilim Uzmanı Eğitimci