FİRMA KAYIT
Geri Bildirim
Tıp Terimleri Sözlüğü - 1
Tıp Terimleri Sözlüğü - 1

Tıp Terimleri Sözlüğü - 1

598
ABDOMEN Karin,batin.
ABORTUS Çocuk düsürme,düsük.
ABSANS Kisa süreli suur kaybi.
ABSE Çevre dokulardan kese tarzinda doku ile sinirli içerisi cerahat ile dolu olusum.
ABSORBSIYON Emilme, örn.sindirim, gidalarin barsaklarda absorbsiyonudur denilebilir.
ADRENALIN Böbreküstü bezlerinin iç kisimlari tarafindan salgilanan bir hormondur. Tabiatta bu hormonun görevi, organizmayi acil harekete hazirlamaktir ve etkisini, nabzin atisi, kanin iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karacigerdeki glikojenin glikoza degismesi ve böylelikle acil bir enerji kaynagi saglanmasi seklinde gösterir.
AFAKI Gözde, lensin olmamasi.
AFAZI Beyindeki ilgili alanlarin tahribi sonucu, konusma veya konusulani anlama yeteneginin kaybi. Disfazi, ayni durumun daha hafif bir formudur.
AFONI Ses kaybi. Kismi veya tam olabilir. Afoni sebepleri, genellikle konusma kaslarini kontrol eden sinirlerin hastaligi veya zedelenmesi, bogaz, girtlak hastaliklari veya nörozdur. Histerik afoninin nedeni, suuralti, hiç konusamamak veya özel bir durumda konusmamamk arzusudur.
AFRODIZYAK Cinsi arzuyu artirici maddeler, ilaçlara verilen isim.
AGLÜTINASYON Sivi bir süspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapismasidir.
AGORAFOBI Genis, açik bir sahada yalniz kalinca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur.
AJITASYON Kisinin etrafa saldirganligi, asiri aktivitesi ile karakterize durum.
AJITE Rahatsiz, huzursuz, taskinlik yapan.
AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin saglanmasi.
AKNE Yüz, omuzlar, sirt ve gögüsteki yag bezleriyle ilgili kronik bir deri hastaligidir. En çok 14-20 yaslar arasinda görülür ve bu hastaligin tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsizliklara yol açar. Yag bezlerinin kanalinda bir tikaç olusur ve bu tikacin basi sertlesip siyahlasir. Bazen, kanal tikali oldugu halde, bez yag salgilamaya devam eder ve böylece içi yag dolu bir kist olusur. Siyah noktalara tipta komedon adi verilir. Bkz
AKONDROPLAZI Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalitsal bir cücelik tipidir. Gövde normal büyüklüte olup, kol ve bacaklar anormal derecede kisa ve bas normalden büyüktür.
AKROMEGALI Beyin tabaninda bulunan hipofiz bezinin ön bölümünün asiri çalismasina bagli bir durumdur. Büyüme tamamlanmadan, kemiklerin uzamasi sona ermeden erken çaglarda bas gösterirse jigantism adi verilen dev görünüm olusur. Bozukluk büyüme çaginin bitiminden sonra bas gösterirse, el ve ayaklarin genislemesi, çene ve burnun büyümesi ve sesin kalinlastigi görülür.
AKUSTIK SINIR Isitme siniri.
AMBLIYOPI Gözde belirli bir bozukluk olmaksizin olusan görme tembelligi.
AMNEZI Hafizanin kismen veya tamamen kaybolmasi.
ANALJEZIK Agri kesici.
ANEMI Kisaca, halk arasinda kansizlik olarak bilinen anemi, alyuvarlarin sayi olarak az olmasi ve alyuvarlarin içerisinde bulunan hemoglobin adi verilen maddenin miktarinin azligidir.
ANEMIK Kan degerleri düsük olan, yani kan sayiminda eritrosit sayilari ve hemoglobin miktari düsük olan kisi.
ANERJI Özel bir antijene cevap verilmemesi hali. Organizmanin savunma yeteneginin kaybolmasi.
ANESTEZI Doktorlar, ameliyat sirasinda agri duymamasi için, ameliyattan önce hastaya bir igne yapar ya da solunum yoluyla bir gaz verirler. Hastanin bilincini yitirerek uykuya geçmesine narkoz, böylece vücudundaki agrilari duyamayacak duruma gelmesine anestezi, bu duyu yitimine yol açan maddelere de anestezik denir.
ANKSIETE Iç sikintisi, iç daralmasi.
ANOREKSI Anorexia Nervosa, özellikle genç kadinlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna ragmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur. Bu durum genellikle kisinin çok sismanladigi kanisi ile mübalagali bir sekilde rejim uygulamasi ile baslar, önceleri kontrol edilebilen istah bir süre sonra hakikaten yok olur ve zayiflama normal ölçüleri asar.
ANOSMI Koku alamama, nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildigi gibi koku siniri ile ilgili beyin bölgesindeki patolojilerde de görülebilir.
ANSEFALIT Beyin iltihabi.
ANTIENFLAMATUAR Iltihabi reaksiyonu önleyen madde, ilaç…
ANTISEPTIK Mikroplari, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularina yerleserek hastaliga yol açan bakteri, virüs, mantar gibi tek hücreli asalak canlilari yok etmek saglikli yasamin temel kosullarindan biridir. Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi degisik adlarla anilan birçok madde bu amaçla gelistirilmistir. Ama genel olarak “mikrop” öldürücüler denen bütün bu maddelerin bazi özellikleri ve kullanimlari farklidir.
ANTISEPTIKLER NASIL ETKI YAPAR? Kimyasal antiseptiklerin mikroplar üzerinde nasil etkili olduklari tam olarak açiklanamamistir. Bu maddeler dogrudan dogruya mikrop hücresine girerek yasamsal islevlerini engelleyebilecegi gibi, mikrop hücresinin dis zarini eriterek de yikici etki gösterebilir. Ne var ki birçok antiseptik normal hücreler üzerinde de ayn etkiyi yapar. Bu yüzden bu maddelerin dikkatli kullanilmasi gerekir. Bazi antiseptikler agizdan alindiginda ya da vücuda siringa edildiginde agir sonuçlara, hatta ölüme yol açabilir.
ANTISPAZMODIK Spazm çözücü, daha çok iç organlardaki düz kaslarin kasilmalarini çözen ilaç grubuna verilen isim.
ANTISTATIK Statik elektrik birikimini önleyen madde.
ANTITOKSIK Toksin giderici.
ANTITÜSSIF Öksürük giderici.
ANTIVIRAL Virüslara etkili, viruslarin zararli etkilerini önleyen.
ANÜLER Halka seklinde.
ANÜRI Idrar çikaramama.
ANÜS Makat, sindirim kanalinin bitis kismi.
AORTA Kalpten çikan, vücudun en büyük damari, kalpten çiktiktan sonraki kavisli bölümüne arcus aorta, gögüs kafesi içersinde seyreden kismina torasik aorta ve karin içersinde seyreden bölümüne de abdominal aorta denir.
AORTIK ANEVRIZMA Aort damarinin her hangi bir bölümünde görülen genisleme.
APANDISIT Kör barsak (apendiks) iltihabi.
APATI Çevre ile anormal derecede ilgisizlik, duygusuzluk, kayitsizlik.
APEKS Uç, tepe, zirve.
APIROJEN Ates yükselmesine neden olan herhangi bir madde tasimayan.
APNE Solunumun geçici bir zaman içinde durmasi.
APOPLEKSI Felç, inme.
ARAKNOIT Beynin üzerinin örten ince zar.
ASETABULUM Uyluk kemiginin basinin, kalça kemigi ile eklem yaptigi çukurluk
ASETILSALISILIK ASIT Yaygin olarak kullanilan ve bilinen aspirinin kimyasal adi.
ASIDOZ Organizmanin asit baz dengesinde asit istikametinde bozulma sonucu ortaya çikan entoksikasyon tablosu.
ASIL TENDONU Baldir arka kismindaki kas grubunun, topuk kemigine birlesmesini ve ayagin asagi yukari hareketini saglayan yapi(kiris).
ASO “Antistreptolizin O” için kullanilan kisaltma. Streptolizin, “Hemolitik Streptokok” adi verilen bakterilerin salgiladigi toksinin adidir. Bu toksinin varligini tespit için yapilan tetkike de kisaca ASO adi verilir. ASO, romatizma gibi bazi Hemolitik Streptokok enfeksiyonlarinda yükselir bu açidan teshis te ASO degerleri önem tasir.
ASTHMA Astim. Bkz. Detayli Bilgi
ATROPIN Belladonna (Güzel Avrat Otu) adli bitkiden elde edilen bir alkaloiddir. Tipta çok degisik kullanim alanlari vardir. Örnegin, göz dibinin muayenesinde, göz bebeginin genisletilmesi için, ayrica anesteziden önce üst solunum yollarinda salgilarin azaltilmasi için kullanilir.
BAĞIŞIKLIK Belirli bir mikroorganizmaya karşı vücudun direncidir. Aktif ve pasif olmak üzere iki tip bağışıklık (immünite) vardır. Aktif immünite, hastalığın, çok hafif de olsa, bizzat geçirilmesiyle oluşur. Hastalığa neden olan organizmalar, vücutta antikor reaksiyonları uyandırırlar ve bu reaksiyonlar, bazı vakalarda, hayat boyu devam eder. Pasif immünite ise, antikor reaksiyonu uyandırıcak nitelikte, fakat kuvveti azaltılmış veya değiştirilmiş olan mikropların vücuda aşılanmasıyla oluşur.
BAKTERİ Tek hücreli mikroorganizmalardır. Bunlar, mantarlardan küçük, fakat virüslerden büyüktürler. Bazıları hastalık yapıcı, bazıları zararsızdır; bazı bakteriler ise, faydalıdırlar
BAKTERİEMİ Bakterilerin veya bakteri toksinlerinin kana geçmesiyle oluşan ateş, titreme ile seyreden klinik tablonun adıdır. Eş anlamlı olarak septisemi de kullanılır.
BALLİSMUS Kol ve bacakların, istemsiz, şiddetli, atıcı hareketleridir. Bu durum, gövdenin yarısında görüldüğü takdirde, “hemiballismus” adını alır.
BANDAJ Yara sarmaya veya yaraları kapatan gazları ve tespit edici tahtaları yerinde tutmaya yarayan kumaş parçasıdır.
BATIN Gövdenin, göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmıdır. Göğüsten, bir kas bölme teşkil eden diafragma ile ayrılmış olan batının, alt kısmında pelvis boşluğu ile devamlılığı vardır.
BAZAL METABOLİZMA Vücut yüzeyi birimine göre hesap edilen, istirahat anında sarf edilen enerji miktarıdır.Vücut yüzeyi şahsın, boyu ve kilosundan hesap edilir.Troid bezinin fazla çalışmasında, bazal metabolizma yükselir.
BELL PARALİZİ Yüz siniri felcidir.
BENCE-JONES PROTEİNİ Myelomatosis gibi kemik iliğini ilgilendiren hastalıklarda, idrarla çıkartılan bir cins protein.
BERİBERİ B vitamini noksanlığında meydana gelen ağır bir polinevrit.
BİFİD İki bölüme ayrılmış durumda olan, çatallı, yarık.
BİFURKASYON İki dala ayrılma yeri.
BİKONKAV Her iki yüzeyide konkav, iç bükey veya oyuk olan.
BİLATERAL Her iki tarafa ait olan, iki taraflı.
BİLEFARİT Göz kapaklarının, özellikle kenar bölümlerinin iltihabı.
BİLÜRİBİN Hemoglobinin yıkılmasından açığa çıkan kırmızı boya.
BİLÜRİBİNEMİ Kanda bilüribinin artması.
BİOPSİ Canlı bir dokudan muayene edilmek üzere küçük bir parça alınması.
BİSEKSÜEL İki cinsiyetli, hem erkek hem dişi.
BONE Kemik.
BOTULİSMUS Basillus Botulismus toksinleri ile meydana gelen zehirlenme.
BRADİKARDİ Kalbin dakikadaki atım sayısının azalması.
BRAKİYALJİ Kol ağrısı.
BRONCHİOLİTİS Solunum sisteminin en küçük fonksiyonel üniteleri olan bronşiollerin iltihabına denir.
BÜLLÖZ Büllerden oluşan lezyon.
CAISSON HASTALIĞI Vurgun. Dalgıçlarda ve çok yükselen havacılarda atmosfer basıncının ani değişimlerine bağlı olarak meydana gelir.
CALCANEUS Topuk kemiği.
CANDIDA Bir mantar çeşidi.
CERAHAT Alyuvarlar, bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısıdır.
CERRAHİ Tıbbın en eski dallarından biridir. İlaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine dayanır.
CERUMEN Kulak kiri. İnsan kulağında normal olarak bulunan balmumu kıvamındaki salgıdır. Bu salgının fazlalığı, kulak tıkanması ve geçici sağırlığa yol açar.
CESTODIASIS Yassı solucan enfeksiyonudur.
CLAVİCULA Köprücük kemiği.
COR Kalp.
COXAE Kalça kemiği.
ÇEKUM (Caecum) İncebarsakla kalınbarsağın birleştiği yerdeki kesedir. Bu bölgede, iltihaplanma, ülserasyon veya kanser görülebilir.
ÇIBAN Çıbanlar, derideki ter bezleri veya kıl keselerinin enfeksiyonlarıdır.
ÇİÇEK Akut, enfeksiyöz bir hastalıktır. Her yaşta ve her cinsten kişiler bu hastalığa yakalanabilir. İki tipi vardır
ÇİL Deride, güneşe maruz kalma sonucu beliren, ufak lekelerdir. Bunlar, daha fazla, lokalize güneş yanıklarına benzetilebilir ve ekseriyetle sarışın veya kızıl saçlılarda görülen melanin pigmenti birikimidir.
DAKRİYOADENİT Gözyaşı bezi iltihabı.
DAKRİYOLİT Gözyaşı taşı.
DAKRİYOSİSTEKTOMİ Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması.
DAKRİYOSİSTİT Gözyaşı kesesi iltihabı.
DAKRİYOSİSTOGRAFİ Kontrast madde verilerek gözyaşı kesesi ve kanalının radyolojik olarak incelenmesi.
DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Gözyaşı kanalının tıkalı olduğu durumlarda uygulanan, kesenin burun boşluğuna diranajını sağlayan ameliyat.
DALTONİZM Renk körlüğü.
DANSİMETRE Yoğunluk ölçen cihaz.
DEBİLİTE Zeka geriliği.
DEFEKASYON Dışkının dışarı atılması.
DEFEKT Eksiklik, kusur.
DEFİBRİLATÖR Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç.
DEFLORASYON Kızlık zarının yırtılması.
DEFORMASYON Şeklini bozma.
DEFORMİTE Şekil bozukluğu.
DEJENERASYON Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamıyacak hale gelmeleri.
DEKOMPRESYON Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması.
DEKONJESSAN Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif.
DEKÜBİTİS Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar.
DELİRİUM Zehirlenmeler, ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, hallüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte bilincin kaybolması tablosuna verilen isim.
DEMANS Bunama, muhtelif formları vardır.Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans.
DEMİYELİNİZASYON Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı.
DEMONSTRASYON Göstererek öğretme.
DEMORALİZASYON Moral çöküntü.
DEONTOLOJİ Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler.
DEPİLASYON Kılların çıkartılması işlemi.
DEPRESYON Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik.
DERMABRAZYON Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi.
DERMATİT Cildin iltihabi durumu.
DERMATOLOJİ Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı.
DÜŞÜK Fetusun, gebeliğin 28. haftasından önce ölümü, ve rahmin dışa atılmasıdır.
E.E.G Elektroansefalografi kelimesi için kullanılan kısaltma.
E.K.G Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma.
EDEMA Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.
EFERVESAN Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen.
EFFEKT Tesir, etki.
EFFEKTİF Etkili, tesirli.
EFFÜZYON Vücut boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. “Plevral effüzyon” iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir.
EKİNOKOK Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar.
EKLAMPSİ Gebelerde plasentadan gelen toksinlerle oluşan bilinç kaybı ve konvulsiyonlarla birlikte seyreden tablo.
EKLAMPSİ İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali.
EKO Yankı.
EKOENSEFALOGRAM Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi.
EKOKARDİYOGRAM Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge.
EKOKARDİYOGRFİ Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem.
EKOLALİ Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması.
EKSİZYON Bir dokunun çıkartılıp atılması.
EKTAZİ Genişleme. Örn. Bronşektazi.
EKTODERM Derinin en dış tabakası.
EKTOPİ Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değilde, vücudun başka bir yerinde olması hali.
EKTROPİON Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları.
EKZEMA Deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzema cinsleri de vardır.
ELEKTROANSEFALOGRAFİ Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
ELEKTROKARDİOGRAFİ Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
ENDOKRİNOLOG Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi.
ENDOKRİNOLOJİ İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır.
ENSEFALON Beyin.
ENVAZYON Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir.
EPİTEL Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası.
EROZYON Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeyel yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinir.
FALKS SEREBRİ Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar.
FALLOP TÜPLERİ Her biri yaklaşık 10 ar cm. uzunluğunda, uterusun üst köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya uterus tüpleri de denir.
FAMİLYAL Irsi, kalıtsal, herediter.
FARİNKS Yutak.
FASİAL PARALİZİ Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur.
FASİAL SİNİR Yüz siniri, yedinci kafa çifti.
FAT Yağ.
FATAL Öldürücü, ölümle sonuçlanan.
FEBRİL Ateşli, hummalı.
FEÇES Dışkı.
FEKALİT Barsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı.
FEMUR Uyluk kemiği.
FERMENT Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler.
FERMENTASYON Mayalanma.
FERRİTİN Demir elementinin vücutta depo edilen şekli.
FERTİL Gelişme yeteneği olan, doğurabilen.
FERTİLİTE Doğurma yeteneği, verimlilik.
FETUS Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim.
FİBRİN Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde.
FİBRİNEMİ Kanda fibrin bulunması.
FİBRİNÜRİ İdrarda fidrin çıkması.
FİBROM İyi huylu bağ dokusu uru.
FİBRO-SARKOM Bağ dokusunun kötü huylu tümörü.
FİBRÖZ Lif dokusu
FİBULA Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanıdır. Üstte Tibia ile eklem yapar diz eklemi yapısına girmez, altta ise ayak bileği eklemine iştirak eder.
FİLARİA Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur.
FRENİK SİNİR Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diafragmanın sinirine verilen addır.
GALAKTEMİ Kanda süt bulunması.
GALAKTORE Memeden kendiliğinden süt gelmesi.
GALAKTOSEL Memede, içi süt dolu kist.
GALAKTOZ Süt şekeri.
GALAKTOZÜRİ Gebelerde idrarla galaktoz çıkması.
GALAKTÜRİ İdrarın süt görünümünde çıkması.
GANGLİON Lenf bezi, bazı ufak urlara verilen isim.
GANGREN Dokunun ölmesidir, ancak halk arasında daha çok bir uzvun vücuda bağlıyken ölmesi anlaşılır.
GASTRİT Mide iltihabı.
GASTRODÜODENİT Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
GASTROENTERELOG Mide, barsak hastalıkları mütehassısı.
GASTROENTERİT İshalle seyreden mide barsak iltihabı.
GASTROENTEROLOJİ Mide, barsak hastalıkları bilgisi.
GASTROİNTESTİNAL Mide – barsak.
GASTROLİT Mide taşı.
GASTROMEGALİ Midenin genişlemesi.
GASTRONOMİ İyi yemek yeme bilimi.
GASTROPTOZİS Mide düşüklüğü.
GASTROSKOPİ Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.
GİARDİA Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir.
GİARDİASİS Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık.
HABİTÜEL İtiyadi, alışkanlığa bağlı.
HALLUKS Ayak başparmağı.
HALLÜSİNASYON Gerçekte olmayan şeyleri algılamak.
HALOTAN Anestezik bir madde.
HAMARTOM Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör.
HAMARTROZ Eklem boşluğuna kan dolması.