Orijinalinden bir parça daha sert ama mesajı aynı.
Orijinal “The Karate Kid” annesiyle başka bir şehire taşınan ergen bir çocuğun, uzakdoğulu bilge komşusu Bay Miyagi sayesinde kendi özgüvenini kazanma hikayesiydi. “Rocky” gibi sporcu azmi konulu hikaye tarzıyla gençlik filmi karışımı bir formül üzerine inşa edilmişti. 80’li yılların tipik özelliklerini taşıyan ve dönemin ergenlerinin de el üstünde tuttuğu bir film olup devam filmlerinin de yapılmasına sebep olmuştu... 2010 yılında da ana kahramanın yaşını küçültüp hikayeyi Çin’e taşıdıkları ve içine Jackie Chan’i ekledikleri bir ‘yeniden çevrim’ yapıldı.
Kendi mahallesinde popüler bir çocuk olan 12 yaşında, annesiyle yaşayan Amerikalı çocuk Dre, annesinin işi dolayısıyla Pekin’de yeni bir hayata başlamak zorundadır. Aynı okulda tanıştığı Çinli kız Mei Ying’le arkadaş olur. Mahallenin kabadayısı Cheng ve çetesini oluşturan diğer çocuklar Dre’ye takıktırlar zaten. Bir de bu ‘kız meselesi’ araya girince durumlar daha da sertleşir. Dre, Cheng ve arkadaşlarından birkaç kere feci dayak yer. Yabancı bir ülkede kendisini çok yalnız hisseden Dre kaldıkları sitenin tamircisi Bay Han (Jackie Chan) ile arkadaş olmaya başlar. Bay Han da yalnız bir adamdır, Dre’nin haline üzülür ve ona yardımcı olmaya karar verir. Aslında bir kung fu ustası olan Bay Han ve Dre birlikte çalışmaya başlayarak sağlam bir dostluğa adım atarlar ve kung fu turnuvasında Cheng’le resmi bir karşılaşmaya hazırlanırlar. Han, Dre’ye kung fu’nun sadece yumruk atmak demek olmadığını, olgunluk, sakinlik ve sabırla da ilgili olduğunu anlatır. Dre kabadayılardan korkarak, ya da bir köşeye sinerek değil onlarla yüzleşerek ve kendini geliştirerek hayatta başarılı olabileceğini öğrenir.
