Sınırsız toplumsal katılım bozukluğu; 9 ay ve üzeri çocuklarda görülen, travma ve tetikleyici etkenlerle ilişkili ruhsal bir rahatsızlıktır. Ruhsal travma bireyin kontrol duygusunu ihlal eden ve başetme kapasitesini azaltabilen çok rahatsız edici bir olaydır. Bu olaylar derinlere etki ederek yıpratıcı olabilmektedir. En hassas ve savunmasız olduğumuz çocukluk çağında karşılaştığımız olumsuz yaşantılardan etkilenme düzeyimiz beraberinde farklı sorunları da getirebilmektedir. Sınırsız toplumsal katılım bozukluğu da bunlardan biridir.
- Çocuğun rahatlatılma, uyarım ve sevgi görme gibi temel duygusal gereksinimlerinin bakım veren kişilerce sürekli eksik karşılanması
- Sevgi, ilgi gösterilmeyerek ihmal edilmesi ya da yoksun bırakılması
- Fiziksel ve duygusal güven ortamının sunulamaması
- Sürekli olarak sert cezalar uygulanması
- Bakım verenlerin sık sık değişmesi nedeniyle güvenli bağlanmanın oluşmaması
- Bakım veren sayısının yüksek olduğu ortamlarda büyüme gibi nedenler bu rahatsızlığın oluşumunda etkilidir.
- Tanı konulabilmesi için çocuğun gelişimsel olarak en az 9 aylık ve 5 yaşından küçük olması gerekir.
Çocuğun ;
- Tanıdık olmayan yetişkinleri yabancılamayıp onlara yaklaşması
- Tanıdık olmayan yetişkinlerle etkileşimde bulunurken suskunluk göstermemesi ya da çok az suskunluk göstermesi
- Yabancılarla etkileşimleri de kültürel açıdan onaylanmayacak ve yaşına uygun olmayacak şekilde, ileri derecede samimi sözel ya da bedensel davranışlar göstermesi
- Tanıdık olmayan ortamlarda bile bakımverene dönüp bakma gereği duymayarak bakmaması ya da yeterince bakmaması
- Tanıdık olmayan yetişkinlerle çekip gitme konusunda hiç duraksamaması ya da çok az duraksayarak isteklilik göstermesi bu rahatsızlığın belirtileri arasındadır. Doğru ve kesin tanı için ruh sağlığı ve hastalıkları uzman doktorlarına başvurulmalıdır. Böylece öncelikle ilaç tedavisinin gerekip gerekmediği belirlenerek ardından psikoterapiyle beraber bir tedavi programı yürütülebilmektedir.
Pınar Orhan
Terapist & Aile Danışmanı