FİRMA KAYIT
Geri Bildirim

Pandemi ve Çocuk İlişkisinde Ailelere Düşen Görevler

520

Pandemi nedeniyle çocukların akranlarıyla olan ilişkilerinin kısıtlanması onların fiziksel, sosyal ve psikolojik iyilik hali üzerinde büyük bir risk oluşturmaktadır. Ek olarak; eğitimin yüz yüze değil de online olarak sürdürülmesi, ailelerin yaşadığı maddi sıkıntılar ve ‘hastalık’ kaygısı bu riski daha da büyütmektedir. Özellikle kaygı, korku, saldırganlık, dikkat dağınıklığı, alt ıslatma, uyku ve yeme sorunları, özellikle kardeşlerle anlaşmazlık gibi durumların görülmesi büyük bir olasılıktır. Bu bağlamda bakım verenlere düşen görev, çocuklarının psikososyal gereksinimlerini doğru biçimde yorumlamak ve karşılamak olacaktır.

Peki aileler bu durumda neler yapabilir?

 -Yapılan araştırmalar, rutinlerin sürdürülmesinin çocukları rahatlattığını ve çocukların güvende hissetmelerini sağladığını göstermektedir. En basitinden her sabah ailece edilen kahvaltının devam etmesi bile çocuğun güvende hissetmesine yardımcı olacaktır.

- Bakım verenler ve çocuk arasındaki iletişim artırılıp farklı bilgi kaynakları aracılığıyla çocuğun yaşına uygun bir biçimde hastalığa dair bilgiler verilebilir. Aksi takdirde çocuğun aklındaki cevapsız soru işaretleri onu daha fazla kaygıya sürükleyebilir.

 - Ölüm ve kayıp sözcüklerini günlük hayatta çok daha sık duyduğumuzdan, bu sözcüklerin anlamlarını uygun bir dilde açıklamak gerekmektedir. Ölen bir kişinin acıkmayacağından, acı çekmeyeceğinden ya da üşümeyeceğinden vs. bahsedilmelidir. Özellikle yakın kaybı yaşayan çocuklar, bu kaybın nedenini kendi suçları olarak görme eğiliminde olabilirler. Böyle bir durumda asıl nedenin ne olduğunu ve nasıl olduğunu çocuğun anlayabileceği bir dilden anlatmak çok önemlidir.

 - Teknoloji çağında olmamızdan ötürü medyaya rahat ulaşım sağlayan çocuklar yanlış ve eksik bilgilere de oldukça maruz kalıyor. Bu bağlamda çocukları doğru bilgiye yönlendirmek de ailelere düşen bir görev oluyor.

- Aileyle geçirilen zaman ve birlikte gerçekleştirilen etkinlikler de çocuğun güvende hissetmesine yardımcı olan etmenlerdir. Aktivite öncesi çocuğa ne yapmak istediğini sormak ise bir diğer önemli noktadır. Birlikte kitap okumak, film izlemek, müzik dinlemek gibi aktivitelerde bulunabilirsiniz. Hatta birlikte mutfağa girmek bile eğlenceli olduğu kadar oldukça da eğitici olacaktır.

- Özellikle 7 yaş öncesi çocuklarda oyun oynamanın önemini hepimiz biliyoruz. Pandemi döneminde ise ‘oyun’ daha da önem kazanmakta. Her gün, düzenli olarak en azından bir 30-40 dk çocukla birlikte oyun oynanmasını öneriyorum. Ayrıca oyun sayesinde çocuğun gereksinimleri çok daha iyi saptanabilir ve ihtiyacı doğrultusunda doğru biçimde karşılanabilir.

- Bu dönemde ister istemez artış gösteren ekran kullanımı, ebeveynlerin pek de hoş karşılamadığı bir durum olsa da bu konuda esnek davranmak da gerekli. Çünkü çocuğun temas olmadan da olsa sosyalleşebileceği tek alan diyebiliriz. Online dersler haricinde de çocuğa belirli bir süreliğine de olsa ekran kullanımı izni tanınmalıdır. Elbette ki bu süreç ebeveyn kontrolünde olmalı. Ebeveyn bu noktada çocuğu olabildiğince işlevsel içeriklere yönlendirmelidir.

- Son olarak çocuğuyla ilgili endişeye kapılan ebeveynler, öğretmenleriyle ve bir ruh sağlığı çalışanıyla iş birliği yapmaktan çekinmemelidirler.