Türk sinema sektörünün ‘çocuk ve aile filmi’ türünü daha iyi anlaması gerek.
“Konuşan Hayvanlar”da olaylar bir hayvan koruma parkında geçiyor, hayvanat bahçesinde değil. Filmin bir yerinde ikisi arasındaki fark açıklanıyor. Zaten filmin tek önemli unsuru da burası. Sonrası maalesef tatmin edici bir hikaye anlatmaktan oldukça uzak.
Can adlı 9 yaşındaki çocuk ailesinin çalıştığı hayvan koruma parkında büyümüştür ve hayvanların konuşmalarını duyabilen onlarla iletişim kurabilen bir çocuktur. Parkın sahibi Şaheste hanım ise nedense uzaylı gibi giyinen bir kadındır ve parktan bir an önce kurtulup arsayı dev bir rezidansa çevirmek istiyordur. Bunun için hain planları vardır, Can bu planı öğrendiği zaman parkta birlikte yaşadığı annesi, babası ve babaannesine uyarsa da sesini duyuramaz. Şaheste parktaki hayvanları kaçırmaları için bir mafya çetesiyle bağlantı kurar.
Bu arada parka ziyarete gelen bir kızdan çok hoşlanan Can onu etkilemek için dansetmeyi öğrenmeye çalışıyordur.