İnsan-köpek dostluğu üzerine çok duygusal ama biraz üzücü bir film.
Gerçek bir hikayeden uyarlanan ve yoğun bir duygusallık içeren “Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi” tüm dünyada büyük ilgi görmüş bir film.
Aslında gerçek hikaye Japonya’da 1920’li yıllarda yaşanmış. Hachiko, Tokyo Üniversitesi’ndeki bir profesörün evlat edindiği akita cinsi safkan bir köpek. Asıl adı Hachi yani Japonca’da “Sekiz” demek. Filmde bir sahnede belki de sekizinci doğan yavru olduğu için bu adı aldığı söyleniyor. Sekiz numarasının Japonya’da ilahı bir anlamı da varmış, cennetten dünyaya iyilik için inmiş olabileceğinden de bahsediliyor. İsminin sonuna eklenen ”ko” ise bizdeki -ciğim, -cığım anlamına geliyor.
2009 yapımı bu Amerikan versiyonunda da bir müzik profesörü olan Parker (Richard Gere) ile Hachi’nin hikayesi anlatılıyor. Hachiko her sabah işe giderken evden tren istasyonuna yürüyen sahibine eşlik etmektedir. Sahibini uğurladıktan sonra da aynı şekilde eve geri döner. Profesör her gün dönüşte istasyonda Hachiko’nun kendisini karşıladığına şahit olmaktadır. Bu sevimli ve zeki köpek sahibinin ne zaman döneceğini biliyor ve onu karşılamaya geliyordur her gün. Hachiko bütün bir yıl boyunca her sabah sahibiyle istasyona gidip, her akşam da aynı yerde onu karşılar. Ancak bir akşam profesör trenden inmez. Hachiko, o günden itibaren her gün aynı yerde sahibini beklemeye devam eder.