Pozitif mesajlar içeriyor olsa da bazı küçük seksist çağrışımları olan fantastik bir macera.
Jules Verne 80’lerde çocuk olup da okumayı seven kuşağın edebiyat kahramanlarından biridir. Hollywood jules Verne’in bazı klasiklerini eğlence sineması modunda zaman zaman uyarlamakta.
Serinin ilk filmi “Dünyanın Merkezine Yolculuk” bir şekilde başarılı sahneler ve asıl romana yer yer sadık kalabilecek bir senaryo sunuyordu bize. Bu devam filmi yazarın ünlü “Esrarlı Ada” klasiğinden bir parça, “Denizler Altında 20 Bin Fersah”tan başka bir parça alan ortaya karışık bir aile filmi olmuş...
İlk filmde ailenin kayıp olan 'baba'sını bulmak için amca, yeğen ve güzel bir tur rehberi dünyanın merkezine yolculuk yapıyorlardı. Bu filmde babayı öldürmüşler, amcayı da anmıyorlar bile! Ama bir üvey baba hikayeye katılmış. Eski bir donanma mensubu olan bu baba da her şeyden anlıyor üstelik!
İlk filmde de tanıdığımız ve üvey babayla iletişim sorunu olan Sean bu sefer de “Gizemli Ada”da mahsur kaldığına inandığı dedesine ulaşmak için üvey babasıyla yola çıkar. Hikayeye daha sonra bir pilot ve onun gelişkin kızı da katılıyor.
Olaylar da çok hızlı ve çarçabuk gelişiyor. Hiçbir gelişme için en ufak bir hazırlık sahnesi yok. Her şey ölçülü biçili ve peş peşe sıralı. Dev sürüngen yaratıkları ve türlü tehlikeler atlatıp ada sulara batmadan sağsalim orayı terketmek zorundalar.
