Sadece dalgalara değil cinsiyet ayrımcılığına da karşı mücadele eden genç bir kızın gerçek hikayesi.
Ernest Hemingway’in ünlü eseri "İhtiyar Adam ve Deniz"e atıfta bulunan ismiyle “Genç Kadın ve Deniz” tümüyle gerçek, ilham verici bir azim hikayesi anlatıyor.
1920’li yıllarda New York’da Trudy Ederle adlı bir kız çocuğu, doktorların kurtulamaz dediği kızamık hastalığından iyileşir. O sıralarda yaşanan bir deniz kazasında birçok kadın yüzme bilmedikleri için boğulmuştur. Alman bir göçmen ailenin kızı olan Trudy annesinin de inadı ve kararlılığı sayesinde ablası Meg ile birlikte yüzme öğrenir. 20’lerin Amerikan toplumunda kadınların spor yapmasına iyi gözle bakılmıyor, kadınların spora karşı dayanıksız oldukları söylendiği için olimpik turnuvalarda hep önleri kapanıyordur. Trudy’nin kasaplık yapan babası da kızına düşkün bir adam olmasına rağmen böyle düşünen bir adamdır.
Trudy başta babası olmak üzere, çevresindeki her erkekle en az dalgalara karşı olduğu kadar mücadele etmek zorunda kalır. Yüzme sporundaki iddiasını tüm dünyada ispat edebilmek için Manş denizini geçen ilk kadın yüzücü olmak istediğini duyurur. Olimpiyat komitesini zor bela ikna eder ve harekete geçer. Ama aşması gereken çok engel vardır.
