Oldukça hareketli, akıcı ama iz bırakmayan bir animasyon.
İlk film, şehir içinde yaşamak zorunda kalan hayvanların yiyecek bulma sorunlarından yola çıkılarak kurgulanmış bir soygun filmi parodisi gibiydi. Surly parkta yaşayan diğer hayvanları düşünmeden sadece kendine yiyecek bulan bir sincap. Başka hayvanlar da devreye girince bir fındık dükkanına operasyon yapmak için güçlerini birleştirmişlerdi. Doğrusu dengesiz bazı sahneleri vardı ilk filmin. Gaz çıkarma esprileri, silahlı sahneler, korkunç fareler ve şiddet içerikli aksiyon sahneleri bulunuyordu. İkinci film bu anlamda biraz daha dengeli ama yine de ölçünün kaçtığı durumlar var.
Surly ve arkadaşları fındık dükkanına iyice yerleşmişler. Bütün günlerini sadece fındık yiyerek, eğlence ve keyif içinde yaşayarak geçirmekteler. Amaçsız ve kendi konfor alanlarında tümüyle eğlence odaklı yaşamaktalar. Hatta ilk filmde de tanıdığımız dişi sincap Precious da Surly’i bu konuda uyarır ve çok fazla hareketsizlik ve sorumsuzluk içinde yaşadığını söyler. Surly ve diğer hayvanlar bunu pek umursamıyordur ama hep böyle devam etmez, bir gün dükkanda çıkan bir kaza hepsini yine fındıksız ve hatta evsiz bırakır.
Kalacak hiçbir yerleri olmayan grup mecburen diğer arkadaşlarının da yaşadığı parka geri dönerler. Surly cennetten kovulmuş gibi hissediyordur. Parktaki hayata yine alışmaya çalışırlarken parkın yıkılıp bir eğlence parkına dönüştürüleceğini, doğasının bozulacağını öğrenirler. Böylece bu kez de parkı insanlardan korumak için mücadeleye girişirler.