Bugün bayram ve geleneklerimiz, örf adet yapımız çocuklarımızın bazı konularda anlaşılmasının önüne geçebilmektedir. Toplumsal olarak; ayıp, günah, elalem ne derci tavırda büyütüldüğümüz ve bunu önemsediğimiz için çocuklarımızın duygularını ve tavırlarını anlamlandırmakta ve onların da bir birey olduğunu kabul etmekte güçlük çekmekteyiz. Bunun için yapabileceğimiz kısa ve etkili formüller bulunmaktadır.
Öncelikle çocuğumuzun yüksek yararını ön planda tutmakla işe başlamalıyız. Ömrümüz boyunca belki de bir daha hiç karşılaşmayacağımız sokaktaki teyzenin ya da dolmuştaki amcanın çocuğumuzun hayatında hasar bırakmasını ve duygusal yıpranma yaşatmasını istemeyiz değil mi? O yüzden çocuğumuzu anlayıp, isteklerine saygı duyup, onun düşüncelerini karşımızdaki yetişkinlere uygun bir üslup ile anlatmamız gerekmektedir. Bunları örneklerle şekillendirecek olursak eğer şununla başlayabiliriz:
Çocuğunuz bayramda tüm aile büyükleri ile selamlaşmak ve el öpmek zorunda değil. Nasıl ki kimse bizi izin almadan öpemiyorsa, çocuğumuzun da buna hakkı olduğunu unutmamalıyız. Çocukların sınırları vardır ve bedenleri ile alakalı sınırlarını belirleme konusunda da söz hakkına sahiptirler. Böyle bir durum yaşadığımızda karşımızdaki yetişkine ; “ öpmekten ve öpülmekten pek hoşlanmıyor.” demeniz yeterlidir.
Başka bir yetişkin çocuğunuzu kucağına alıp sevmek isteyebilir. Bu konuda da çocuktan izin istenmelidir. İzinsiz bir temas gerçekleştiğinde ve çocuğunuz tepki verdiğinde ise çocuğunuzun yanında olup; karşıdaki yetişkine durumu “ dokunulmaktan hoşlanmıyor” şeklinde açıklayabilirsiniz.
Çocuklarımızın duygu durumu sıklıkla değişmektedir ve ne yazık ki toplumumuz da çocuklarımız: huysuz, asabi, suratsız gibi sıfatlarla etiketlenmektedir. Çevremizdeki yetişkinlerin çocuğumuza bu şekilde hitap edip; duygusal olarak istismar etmemesi için uygun bir dil ile uyarmak en doğru yol olacaktır. Buna ek olarak çocuğumuzu rahatsız eden duyguyu saptayıp, çocuğa yardımcı olmalı ve çocuğumuzun hislerini ifade edemediği noktada onun hislerine tercüman olmalıyız. “ şu an uykusu var, evini özledi sanırım, oyun oynamak istiyor, canı sıkıldı vs gibi”
Ayrıca çocuğumuz girdiği ortamda tanıdığı ya da daha önce hiç tanışmadığı insanlarla iletişim kurmak, sohbet etmek zorunda değildir. Bu tarz durumlarda “ çok ayıp bak teyze sana soru sordu, hadi cevap ver. Konuşsana, dilini mi yuttun ?” gibi yargılayıcı ve yanlış bir tutum ile çocuğumuza zarar vermemeli ve yönlendirmemelisiniz. Bu durumda doğru tutum çocuğu anlamaya çalışmak ve onun kendini ifade edemediği noktada onun sesi olmaktır. “Şu an konuşmak istemiyor, oyuncağıyla ilgileniyor” gibi anlık durumunuza uygun cümlelerle çocuğunuzu destekleyebilirsiniz.
Çevremizdeki her insandan pedagoji bilgisine sahip olmasını bekleyemeyiz fakat çocuğumuzun sınırlarına saygı duymasını sağlamak bizim küçük uyarılarımız ve dokunuşlarımız sayesinde olacaktır. Uygun üslup ile hem çocuğumuzu koruyup hem de toplumda bilinç uyandırmamız mümkündür.
Çocuklarımızın anlaşıldığı, mutlu, sağlıklı bayramlar
Tuğçe Yorulmaz
Çocuk Gelişimci & Çocukla Adli Görüşmeci