Doğayı tanıma ve sevme, özdeşim kurabilme, emek, emeğin değeri ve farkındalık üzerine küçük bir öykü. (Tanıtım Bülteninden)
Sosyal medyanın getirdikleri ve götürdükleri üzerine nokta atışı yapan, ‘uyandırıcı’ bir belgesel. Dünyanın yetişkin insanlarını zaten çoktandır kendisine esir etmiş sosyal medya, özellikle liseden itibaren çocuklarımızı da içine alan bir yeni medya kültürü. Ancak yeni medyanın diğer unsurlarından çok daha farklı ve güçlü etkileri var.
İslam diniyle ilgili yapılmış, çocuklarla izlenebilecek nitelikli filmler bulmak zor ama Majidi’nin filmi imdada yetişiyor. Dinler tarihinden uyarlanan filmlerin kıvamını tutturmak kolay değildir pek. Dini hassasiyetler taşıyan kitleleri yaralamayacak ama kalıcı ve etkili olabilecek bir film için slogan atmadan da dramatik etkisi sağlam olan bir senaryoya, yüksek bir bütçeye ve iyi bir yönetmene ihtiyaç vardır.
Selim ile Melis ilk ne zaman fark etmişlerdi birbirlerinin adlarına dolandıklarını acaba? Emekli dedeleriydi onları kelime oyunlarına bulaştıran aslında...
İki kapı komşusu, iki zıt kutup. Sanki biri acı, biri tatlı iki şurup... Biri afacan, biri uslu.
Zui okula başlayacağı için karnında kelebekler uçuşmaya başlamıştı. Bir yandan da peşini bırakmayan onlarca soru vardı.
Küçük bir çocuksan eğer Herkes sorabilir sana: “Hiç olur mu öyle?”
Mutlu ile Mesut ne buluyorlarsa doğada, çeviriyorlardı onu bir oyuncağa. Minik tahta parçaları, dönüşüyordu hemencecik renkli bir uçurtmaya.
Her yetişkin çocukları anlamak zorunda. Çocukları anlamak için anne baba olmanıza gerek yok. Hayatınızda mutlaka çocuklar vardır.
Bir varmış, bir yokmuş.. Kaf Dağı’nın ardında masal kahramanları yaşarmış Bu kitap 8 masal ve 8 tariften oluşuyor.
Sizin hep yanınızda olan bir şey var mı? Benim var hem de o benim en yakın arkadaşım, diyor bu kitap bizlere.
