Günlük yaşamını düşündüğümüz çocuklar için, sosyal aktiviteler, okulda kaygı bozukluğu yani anksiyeteyi tetikleyecek unsurlar bulunmaktadır. Özellikle okula yeni başlayan çocuklar, girdiği ortamlarda kendine özgüveni az olması, ailevi sorunlar ve birçok sebep çocuklarınızı anksiyete gibi ruhsal sorunlar yaşamasına neden olabilir.
Kaygı bozukluğu nedir?
Her canlı, organizmayı tehdit eden bir durum karşısında kendisini savunmak için bazı tepkiler verir. İnsanlarda bu tepkiler fiziksel, davranışsal ve duygusal özelliklerdedir. İşte olası bir tehlike karşısında duygusal olarak verilen tepkilerden birisidir kaygı. İnsanı tehlikelere karşı uyanık tutmaya, önlem almaya yarar. Bu anlamda gerekli ve hatta hayati önem taşır. Ancak her kaygı durumu için aynı şeyi söyleyemeyiz. Ortada gerçek, ya da yakın bir tehlike yokken, günlük yaşamın akışını olumsuz etkileyecek düzeyde yaşanan yüksek düzeyde kaygılanma durumuna Kaygı (Anksiyete) bozukluğu diyoruz. Kısaca kaygı; kişi duygusal ya da fiziksel baskı altındayken oraya çıkan tepkidir.
Çocuklarda kaygı bozukluğu; Kaygı/Anksiyete bireyin, tehdit durumu olan bir ortamda kendisini yetersiz görmesi, korkudan kaynaklanan huzursuzluk veya iç sıkıntı hali, hoş olmayan bir duygu durumu ve gelebilecek muhtemel tehlikelere karşı gösterilen tepki olarak tanımlanabilir korku, herkesin tehlikeli kabul ettiği bir duruma karşı yaşandığı halde, kaygı kişinin kendisinin ürettiği bir duygudur.
Yaşanan kaygı sırasında salgılanan adrenalinin uyarıcı etkisinin yanı sıra dikkati odaklamada önemli rolü vardır. Ancak aşırı kaygı durumunda salgılanan yoğun adrenalin, bilgi transferini engeller, bir takım fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasına ve paniğe sebep olur. Sınav kaygısının etkileri, sınavda bilgileri unutma ve bir boşluk yaşamaktan, fiziksel olarak hastalanmaya kadar geniş bir yelpazeye yayılır.
Çocuklarda kaygı bozukluğu olur mu?
Kaygı Bozukluğu tanı olarak toplumumuz tarafından son yıllarda özellikle “Panik Atak” kavramı ile birlikte duyulmaya başladı. Yetişkin hastalığı olduğu sanılan Kaygı Bozukluğu düşünülenin aksine çocuklarda da çok sık görülür.
Çocuklarda kaygı bozukluğunun belirtileri nelerdir?
Çocuklarda görülen kaygı bozukluğunda, yetişkinlerde görülen takıntılı davranışlar, Fizyolojik olarak; kalp çarpıntısı, terleme, titreme, karın/mide ağrıları ve bulantı, bunlara ek olarak; olumsuz inanç ve düşünceler, kaçınma gibi belirtilerin yanı sıra, hırçınlık, alt ıslatma/dışkı kaçırma, tırnak yeme, nedensiz ağlama nöbetleri gibi belirtiler de gözlemlenebilir.
Çocuklarda kaygı bozukluğunun nedenleri nelerdir?
Öncelikle Kaygı Bozukluğu geliştiren çocukların sıklıkla ebeveynlerinde de benzeri bir tablo görülür. Bu durum hem genetik yatkınlık ve hem de sosyal öğrenme ile açıklanabilir. Erken çocukluk döneminde Kaygı Bozukluğu’nun ortaya çıkmasında özellikle yakın aile ilişkileri daha çok etkilidir. Mükemmeliyetçi, cezalandırıcı, ya da çocuğuna aşırı olumlu anlamlar yükleyen ebeveynlerin çocuklarında da Kaygı Bozukluğu’na sıklıkla rastlamaktayız. Eğer ebeveynler çocuklarından ideallerindeki mükemmel çocuk gibi davranmasını bekliyorsa, çocuk hata yaptığında ya da yetersiz kaldığında ağır cezalar veriyorsa, çocuğunun kendine özgü yeteneklerini, ilgilerini ve eksiklerini görmezden gelip, kendisi için övülmeye değer özellikleri çocuğuna mal etmeye çalışıyorsa, orada Kaygı Bozukluğu orta çıkma olasılığı yükselmektedir. Okul çağı ve sonrasında etki unsuru olarak okul ve arkadaş çevresi de ortaya çıkar. Bunun dışında baş edilmesi zor korku ve kaygıya sebep olabilecek olağan dışı olumsuz deneyimler de Kaygı Bozukluğu’nun ortaya çıkmasında önemli etkendir. Kaza, kayıp, şiddet gibi deneyimler çocuklarda Kaygı Bozukluğu’na sebep olabilmektedir.
Çocuklarda kaygı bozukluğu için tam olarak tek bir sebep sunulamasa da kaygıya sebep olan birçok etkenden bahsedilebilir. Stres, çaresiz hissetme, kendini tehdit altında hissetme gibi birçok etkenini kaygıya sebep olduğunu belirtir. İnsanın çevreyi algılayış tarzına göre kaygı nedenlerinin de değişebileceğini, birisi için güvenilir huzurlu bir ortamın başkası için kaygı sebebi bir ortam olabileceğini söyler. Ancak yine de bütün toplumlar için geçerli olan kaygı sebepleri; iç çelişki, desteğin çekilmesi belirsizlik ve olumsuz bir sonucu beklemek olarak kabaca dört ana başlık altında incelenebilir. Çocuklarda kaygı bozukluğu, çocuk ve ergenlerde görülen anksiyete bozuklukları; ayılma anksiyetesi, yayın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, özgül fobi, panik bozukluk, obsessif-kompulsif bozukluk ve post travmatik ya da akut stres bozukluğu olarak sıralanmaktadır. Çocuk ve ergenlerde görülen bütün anksiyete bozuklukları okul performansında ve kişilerarası işlevsellikte bozulmalara neden olabilmekte ve bu olumsuz etkiler erişkin yaşamda da gözlenen sorunlarla ilişkili bulunmaktadır.
Ne Yapılmalı?
Bir çocukta Kaygı Bozukluğu belirtileri ortaya çıktığında aile bu belirtileri çok iyi gözlemlemeli ve takip etmelidir. Belirtiler düşünsel ve duygusal düzeyde kalıyorsa, yani çocuk sadece olumsuz ihtimaller ve endişeleri üzerine konuşuyor, ancak davranışsal ya da fiziksel olarak başka belirti göstermiyorsa hafif seyreden bir süreç söz konusudur. Bu durumda aile, çocuğa anlayışla yaklaşmalı, söylediklerini –tekrar tekrar da olsa- sabırla dinlemeli, onu anlamaya çalıştığını ifade etmeli, olumsuz düşünce ve duygularının ne kadarının gerçekçi, ne kadarının gerçek dışı olduğunu birlikte değerlendirmelidir. Ancak hiçbir zaman çocuğa “bunlar boş kaygılar, saçmalık” gibi mesajlar verilmemelidir. Anlaşılmadığını ya da önemsenmediğini hissetmek Kaygı Bozukluğu tablosunu şiddetlendirmek dışında başka hiçbir işe yaramaz.
Eğer çocukta duygu ve düşünce boyutuna ek olarak, çarpıntı, terleme, mide bulantısı, karın ağrısı gibi fiziksel; kaçınma, tırnak yeme, alt ıslatma, hırçınlık gibi davranışsal belirtiler de varsa aile mutlaka bir uzman desteğine başvurmalıdır. Zamanında müdahale edilmeyen psikopatolojiler ergenlik ve yetişkinlik döneminde daha ağır ve karmaşık hastalık tablolarına sebep olabilmektedirler.
Sevgiler…
Dilara Demiröz
Uzman Klinik Psikolog