Çocuğun kaçınılmaz bir gerçek olan ölümü, kavram olarak algılayışı yaşına, bulunduğu gelişim dönemine ve kişilik özelliklerine göre değişmektedir.
Çocuklar, ölümle çok erken yaşlarda anne babalarının konuşmalarını dinleyerek, ölüm haberlerini duyarak ve ölü hayvanları görerek sorular sormakta ve bir anlam çıkarmaya uğraşmaktadırlar. Çocuğun ölüm fikrini kabullenmesi, kısa zamanda ve kolay gerçekleşmemekte, zihinsel ve duygusal gelişimi ile paralel olarak yavaş yavaş belli bir sırayla gelişmektedir. Dönem dönem açıklayacak olursak;
Bebeklik dönemi: Doğumdan üç yaşa kadar olan dönemde ölüm kavramı gelişmemiştir. Bu dönemdeki çocuk bakım verenin yokluğunu farkındadır. Bakım veren kişinin üzgün olmasını, ağlamasını algılayabilirler ancak bunun bir kayıp sebebiyle olduğunu yani nedenini anlayabilecek bilişsel düzeye henüz ulaşmamışlardır. Kayba karşı verilen tepkiler sık ağlama, daha ilgisiz görünme ile uyku ve beslenme alışkanlıklarında belirgin değişimler biçiminde kendini gösterebilir.
Okul öncesi dönem: Bu dönemde çocuklar ben merkezcidir. Ölümün bir sona erme ya da yaşam işlevlerinin durması olduğunu kavrayamazlar. Ölüm hakkında birçok soru sorarlar: Eğer annem öldüyse, nasıl nefes alıyor? Henüz soyut döneme geçmediği için mezarda olan birinin nasıl cennette olabileceğini anlayamaz. Ölen birinin “uykuda” olduğunu söylerseniz; niçin tekrar uyanmadığını sorar. Birinin uykuda olması, onun ölümü anlamına gelir. Bu evrede büyüsel hayali düşünce hakimdir. Bu nedenle kendileri ya da başkalarına olan durumdan dolayı kendilerini suçlayabilirler. Oyunlarına “ölü” olmayı ya da başkalarını öldürmeyi katarak duygu ve düşüncelerini oyuna yansıtır ve olumsuz durumları böylece deneyimlemiş olurlar. Bir kayıp sonrası oyunlarında sık sık ölüm temasına yer vermesi normaldir. Bu dönemde kazanılmış becerilerde gerileme (alt ıslatma vb.) , artan bağımlılık davranışları, sık ağlama, öfke patlamaları ve akran ilişkilerinde sorun yaşamaları yas tepkileri arasındadır.
Okul çağı dönemi: Ölümün bir sona erme ya da yaşam işlevlerinin durması olduğunu kavrayışı kademeli olarak gelişir. Yedi yaşlarında ölümün kaçınılmaz ve herkesin başına gelebilecek bir durum olduğunu kavramaya başlarlar. On yaş ve üzerindeki çocukların “kendilerinin ya da sevdiklerinin ölebileceği” fikrini kavrayabildiği gözlenmektedir. Ölüm bu dönem çocukları için somut bir nedene (yaşlılık, kaza vb.) bağlıdır. Bu dönem çocukları ölen kişinin görülebilir ya da duyulabilir olduğunu düşünebilirler. Sözel iletişim becerileri geliştiğinden duygularının daha rahat anlatabilirler. Çocuğun ölümle ilgili soruları olduğunda her zaman sorabileceği belirtilmeli ve soruları anlayabileceği şekilde mutlaka yanıtlanmalıdır. Bu dönemde davranış problemleri, ayrılık anksiyetesi semptomları, güven duyma ihtiyacı, dikkat sorunları, akademik başarıda düşme, ölen kişinin bazı davranışlarını taklit etme, ruh, ceset, hayalet gibi kelimeleri kullanmaya çalışma ve bazı korkular geliştirebilir.
Ergenlik dönemi: Bu evreden itibaren ölüm kavramı daha soyut hale gelir. Yetişkin dönemde olduğu gibi yas süreci yaşayabilirler. Kaybın uzun vadeli sonuçlarını görebilir. Ölümün evrensel ve kaçınılmaz olarak algıladıkları için bunun kendilerinin başına da gelebileceğini kavrarlar. Okul çağı çocuklarından daha farklı tepkiler verirler. Yakın çevresinde bir ölüm olayı yaşandığında suçluluk, kızgınlık veya sorumluluk duyabilirler. Aile ve arkadaş aktivitelerinden uzaklaşma, dikkat sorunları, akademik başarıda düşme, yaşamın anlamını sorgulama, kendi ölümlülüklerini çeşitli riskli davranışlarla test etme, aile içinde sorumlulukları artabilir ve erişkin gibi davranmak zorunda kalabilirler.
Esra Küçükkılıç
Çocuk Gelişimci