Günümüzün çocukları, anne ve babaları gibi geniş bir aile yapısı içinde çok kardeşli ortamlarda değil, genellikle ebeveynlerinin tek evladı olarak büyüyor. Bu durum birçok ayrıcalığı beraberinde getirse de tek başına veya iki kardeş büyüyen çocukların gelişimlerinde birçok sıkıntı yaşanabiliyor. Sosyalleşmeleri ciddi şekilde sekteye uğrayan bu çocukların imdadına, okul öncesi eğitim alabileceği ve birçok arkadaşa sahip olabileceği akranları yetişiyor. İnsan kişiliğinin oluşmaya başladığı bu yıllarda bilinçli bir şekilde anaokullarında yetişen çocuklar, paylaşmayı, kendini ifade etmeyi ve becerilerini geliştirmeyi öğreniyor. Çocuğu okul öncesi hayata hazırlayan bu kurumların ise doğru seçilmesi hayati önem taşıyor. Çünkü; doğru seçilen anaokulu hem çocuğun aile ortamından sosyal çevreye geçişte yaşadığı adaptasyon sorunlarını en aza indiriyor, hem de doğru bir eğitim almasını sağlıyor.
Okul, çocuğun gelişiminde önemli adımlardan biridir. Okula başlama çocuk için yeni ve karmaşık bir sosyal çevreye girmek, birey olarak toplumda yer almak, dış dünyaya açılmaktır. Okul, sosyalleşme sürecinde ilk toplumsal kurumdur.
Çocuğun okulda alacağı eğitim, çocuğun ruhsal ve toplumsal bakımdan gelişmesini, kendisini geliştirecek beceriler kazanmasını, toplumla uyum sağlayabilmesini ve mutlu olabilmesi yolunda gereksinim duyduğu konuları öğrenmesini sağlayacaktır.
Okulların açıldığı ilk günün hem öğrenciler, hem ebeveynler, hem de öğretmenler açısından çok büyük bir önemi ve heyecanlı bir yanı vardır. Biz eğitimciler, özellikle ilk günün öğrencilerimiz açısından mutlu, keyifli ve eğlenceli geçmesini arzu ederiz. Ancak bazı çocuklar yeni bir ortama uyum sağlamakta zorlanabilirler ve desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu destek bölümünde anne-babaların da uygulayabilecekleri bazı öneriler bulunmaktadır.
Her çocuk ve ailenin de farklı olduğunu, dolayısıyla her yöntem ve her önerinin bütün çocuklar için uygun olmayabileceğini unutmamak gerekir. Önerilerden çocuğunuza ve kendi aile yapınıza uygun olanları değerlendirebilirsiniz. Aslında uyumla ilgili zorlukların sadece okulun ilk günü yaşanacağını düşünmemek gerekir. Uyum süreci bazı çocuklarda okulun ilk gününden önce başlar, okullar açıldıktan sonra 1-2 hafta, bazı çocuklarda daha uzun süre (1 ay ve üzeri) devam edebilir. Özellikle okullar açıldıktan sonra devam eden durumlarda okulun eğitim kadrosu sizlere yardımcı olacaktır.
EVDE HAZIRLIK SÜRECİ
- Öncelikle onun duygularının (var ise endişelerinin) doğal olduğunu kabul edin.
- Çocuğu okula hazırlayıcı bir ön konuşma yapın. Ek olarak kendi okul anılarınızdan bahsedebilirsiniz.
- Çocuğunuz okuldayken diğer aile bireylerinin ne yapıyor olacağını anlatın.
- Duygularını sizinle paylaşmasını sağlayın.
- Okulda kullanacağı malzemeleri almak için beraber alışverişe çıkın.
- Okulların açılmasına yakın uyku saatlerini düzenleyin.
OKULA GELMEDEN
- Yatmadan önce ertesi gün yapacaklarınızı sırasıyla anlatın.
- Birlikte güzel bir kahvaltı yapın.
- Onu çok sevdiğinizi ve onunla gurur duyduğunuzu önemle vurgulayın.
- Çok sevdiği küçük bir oyuncağı okula götürmesine izin verin.
- Evden çıkarken çocuğunuza sakin ve mutlu görünmeye çalışın. Olumlu bir tutum sahip olun. Kaygınızı çocuğunuza yansıtmamaya çalışın. Kaygı özellikle ebeveyn ve çocuk arasında bulaşıcıdır.
OKULUN İLK GÜNÜ
- Direnç gösterir ve gelmek istemezse duygularını anlamaya çalışın. Onu yargılamayın ve gözyaşlarını engellemeyin.
- Sakin olun. Ona her şeyin yolunda gideceğini, arkadaşlarının ve öğretmeninin onu sabırsızlıkla beklediğini ifade edin.
- Okula geldiğinizde beraber tekrar okulu gezin ve ayrılma anını kısa tutmaya çalışın. Çocuğunuzla vedalaşıp çocuk hazırsa ayrılın. Biraz zamana ihtiyacı varsa kendisini ilk gün okulun bir bölümünde bekleyeceğinizi ifade edin. İkinci gün okulun bahçesinde bekleyeceğinizi ve üçüncü günde beklemelerin artık olmayacağını, çıkış vaktinde geleceğinizi ifade edin. Çocuğunuzu sınıfta kesinlikle beklemeyin.
- Gün sonunda, eve geldiğinde okulda yaşadıklarıyla ilgili onunla konuşun. (Konuşmak istemez ise onu zorlamayın.)
Çocuğun anaokulu ortamına alışması, yeni alışkanlıklara uyum sağlaması, kaynaşmayı öğrenmesi, kendi ayakları üzerinde durması için belli bir süreye ihtiyacı vardır. Ailelere bu konuda büyük bir iş düşmektedir. Bazı aileler çocuklarının kendilerine bağımlı olduğunu söyleyerek anaokuluna vermek istememektedir. Burada önemli olan çocuğunuzun size ne kadar bağımlı olduğu değil, sizin çocuğunuza ne kadar bağımlı olduğunuzdur. Doğal olarak hayatın ilk yıllarında çocukla anne arasında duygusal ve fiziksel olarak güçlü bir bağ oluşuyor. Çocuk kendini annesiyle bir bütün olarak algılıyor. Böyle bir alışkanlıktan kurtulmak kolay olmamaktadır. Bu gibi durumlarda anne-babalara, özellikle de annelere çok büyük bir görev düşmektedir. Anne-babalara çok sabırlı olmalarını tavsiye etmekteyiz. Sabırla; oluşan olaylara göğüs gerip, çocuğun yeni durumlara zamanla alışacağını ve kendinde var olan güçlere güç ekleyeceğine inanmak gerekir.
Sena Tarakçı Albayrak
Çocuk Gelişimci & Aile Danışmanı & Oyun Terapisti