Davranıştan çok karaktere övgünün ahlaki gelişim açısından olumlu sonuçlar getirdiği söylenilmekte. Yapılan bir deneyde; Çocuklar bilyelerini arkadaşlarıyla paylaştıktan sonra bir kısmı davranışı için övülmüş: "Bilyelerini arkadaşlarınla paylaşman güzel bir davranıştı." Diğer gruba karakterleri için övgüde bulunulmuş: "Sen paylaşımcı bir insansın. "Karakterleri için övülen çocuklar daha sonraki deneylerde daha cömert davranmışlar. Karakterimiz övüldüğünde, bunu kimliğimizin bir parçası olarak içselleştiriyoruz. Birbirinden bağımsız ahlaki eylemler sergilemek yerine, "ahlaklı bir insanım" şeklinde bütünlüklü bir benlik algısı geliştiriyoruz. Ancak burada yaş da önemli olabilir. Bir çalışmada bu tür övgü 8 yaş çocuklarda daha etkili olmuş. Beş ve on yaş çocuklarda aynı etkiyi göstermemiş.
On yaşındakiler tek bir övgüden etkilenmeyecek kadar oturmuş bir benlik algısına ulaşmış olabilir. Beş yaşındakiler de tek övgünün gerçek etki yaratamayacağı kadar küçükler. Karaktere övgü özellikle kimlik oluşurken çok önemli.
Yine de çok küçük çocuklarda da karaktere övgü anlık etkili olabiliyor. 3-6 yaş çocuklarla bir araştırma yapılmış. Çocuklara "yardım etmen güzel" yerine "sen yardımsever birisin" denildiğinde yardım etme davranışı bir sonraki sefer %22 - %29 artmış.
Tabi birde yaratıcılık üzerine yapılan çalışmalara bakacak olursak ; bu süreçte anne babalar ve çocukları incelenmiş. Herhangi bir çocuğa (ödev, yatma saati gibi konularda) ortalama 6 kural konulurken, yüksek düzeyde yaratıcı çocukların ailelerinin ortalamada 1 kural koyduğunu görmüş. Bu aileler, kurallardan çok ahlaki değerleri vurguluyormuş. Anne babalar çok fazla kural koyduğunda, bu kuralları ne şekilde açıkladıkları da büyük fark yaratıyor. Araştırmalara göre ergenler bağırma veya tehdit gibi cezalara duyarsızlar. Ancak aileler bu kuralları neden koyduklarını açık bir biçimde anlattığında, ergenlerin kurallara uymaları daha olası hale geliyor çünkü bunu içselleştiriyorlar.
Amerika'nın en yaratıcı mimarlarıyla bir çalışma yapılmış. Bu mimarlar başarılı ama yaratıcı olmayan başka mimarlarla kıyaslanmış. Yaratıcı gruptakilerin anne babalarının kural koyarken açıklamalar da yaptığı görülmüş. Neyin yanlış neyin doğru olduğuna dair ilkeleri netlikle ortaya koymuşlar, ahlaki değerlere, saygıya, meraka, sebata ve özü sözü bir olmaya vurguda bulunmuşlar. Ancak temelde çocuklarının kendi etik değerler setini geliştirmesine izin vermişler. Çocuklara kendi değerlerini seçme özgürlüğü verilmiş.
Özellikle davranışlarının başkalarının hayatı üzerindeki sonuçlarını açıklamak daha etkili olmuş. Bu empati duygusunu tetiklemiş. Çocuğun sorumluluk almasını sağlamış.
Bu yazımda araştırmalardan derlediğim bilgiler aktararak gitmek istedim. Umarım verimli olmuştur. Koşulsuz sevginin ve daimi iletişimin önderliğinde gidilen yolculuklarda varacağınız yerlerin her zaman verimli olacağı aşikardır. Geçmişin çocukları günümüzün ebeveynini oluşturur ve unutmamak gerekir ne ekersek onu biçeriz.
Keyifli okumalar.
Gözde Acaray
Uzman Psikolog