Çocukların bakım verenlerinden, ebeveynlerinden, evinden veya bağlandığı herhangi bir kişiden ayrılması gereken koşullarda gelişimsel dönemine uygun olmayacak şekilde yoğun kaygı yaşaması durumuna ayrılma anksiyetesi bozukluğu denir. Bu durumu deneyimleyen çocuklar, bağlandığı kişi veya kişilerden ayrılması gereken her durumda yoğun korku ve kaygı duyguları yaşayarak o kişiyle fiziksel ilişkisini koparmamaya çalışır. Bu bozukluğun yetişkinlerde de görüleceği bilinmekle birlikte çocuklarda ve ergenlerde daha sık rastlanan bir durum olduğu söylenebilmektedir.
Çocukların ayrılma anksiyetesine sahip olup olmadıkları sıklıkla okula veya kreşe başlamalarıyla birlikte anlaşılmaktadır çünkü çocuğun bağlandığı kişiden ilk ayrılık deneyimleri sıklıkla bu durumlarda gözlenmektedir. Ayrılık anksiyetesi gösteren çocuklar evden ayrılıp okula gitmek istemezler ve bu konuda başarıya ulaşabilmek için her türlü yolu deneyebilirler; bununla birlikte çocukta duruma uygun olmayan bazı fiziksel, bilişsel, davranışsal ve duygusal tepkiler ortaya çıkabilmektedir. İlerleyen süreçler de ise çocuğun akademik başarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Belirtileri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
- Her ayrılık durumunda yoğun bir biçimde tekrar eden yoğun korku ve kaygı hali
- Sıkça yaşanan fiziksel semptomlar (ateş, mide problemleri, karın ağrısı, uyku problemleri, sindirim problemleri, iştahsızlık gibi)
- Ev dışında başka bir yere gitmeyi reddetme veya bu konuda güçlü bir isteksizlik gösterme hali
- Rüyalarında sıkça ayrılık temalı içerikler görme
- Sıklıkla gergin olma hali
Ebeveynlere Tavsiyeler:
- Çocuğunuz uyurken, oyun oynarken, televizyon izlerken ya da herhangi bir şeyle meşgul olurken ona haber vermeden evden çıkmamaya özen gösterebilirsiniz. Onunla gittiğiniz yeri ve döneceğiniz zamanı paylaşabilirsiniz. Böyle durumlarda belirsizlikten kaçınmak daha sağlıklı olacaktır.
- Döneceğiniz zamanı çocuğunuzun gelişim düzeyini ve sahip olduğu bilgiyi göz önüne alarak anlayabileceği şekilde açıklayabilirsiniz. Henüz saat kavramını öğrenmemiş bir çocuk için “2 saat sonra döneceğim.” cümlesi, çocuk için hiçbir şey ifade etmeyecektir.
- Bu tür durumlarda sert söylemlerden kaçınarak çocuğunuzu anlamayı deneyebilirsiniz. “Sus artık ağlama! Hep böyle yapıyorsun, ayıp bu yaptığın.” şeklinde ifadeler kullanmak yerine “Gitmemi istemiyorsun, biliyorum. Ama işim biter bitmez döneceğim ve seni çok özleyeceğim.” gibi onun da duygusunu yansıtacak şefkatli cümleler kullanabilirsiniz.
- Ebeveyn olarak bu süreci daha sakin atlatmanız, çocuğunuz kaygı ve korku duyguları içindeyken ona şefkatli ve anlayışlı bir yerden yaklaşmanız onun korku ve kaygılarını dizginlemesine yardımcı olacaktır. Çocuklar duyguları okumak konusunda son derece beceriklidirler. Siz ne kadar kaygılı hissederseniz onların kaygısı da o derece şiddetlenecektir.
- Yoğun geçen günlerinizde bile çocuğunuza vakit ayırmaya özen gösterebilirsiniz. Onunla oyun oynayarak güvenli, sıcak ilişkiler kurup bu süreci daha sağlıklı atlatmasına yardımcı olabilirsiniz.
Bu sorun tedavi edilmediği takdirde yetişkinlikte panik bozukluk, anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıklara zemin hazırlayabilmektedir. Bu nedenle bu tür durumlarda uzman yardımı almak büyük önem taşımaktadır.
Sağlıcakla kalın,
Sümeyye Sağlam
Psikolog