FİRMA KAYIT
Geri Bildirim
Ziynet Alacağı Davası
Ziynet Alacağı Davası

Ziynet Alacağı Davası

688

Siz değerli okuyucularıma düğünde takılan takıların boşanma aşamasında hangi eşe verilmesi gerektiği konusunda hangi davanın açılması gerektiği hususlarında bilgi vermeye çalışacağım. Öncelikle, eşlerin maliki oldukları ziynet eşyaları üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakları tamamen kendilerine ait olmaktadır. Taraflar evlilik birliğinin devamında ya da evliliğin sonlanması akabinde yasal süreleri gecikmeksizin ziynet eşyaları taleplerine ilişkin ziynet eşyası alacağı davası açma haklarına sahiptirler.

Genel kabul gören anlayışa göre; kadınların taktıkları altın ve gümüş türünden süs eşyalarına ziynet eşyası adı verilmektedir. Yargıtay’ın ziynet eşyası vasfında gördüğü ve kabul ettiği eşyalar şu şekildedir; Bilezik, küpe, yüzük, halhal, kolye, broş iğne, gerdanlık. Kural olarak yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde evlilik birliğinin devamı süresince eşlerden her birinin gerek kişisel malları gerekse edinilmiş malları üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakları kendilerine aittir. Eşlerin ziynet eşyası talepleri yönünden de yararlanma, yönetimde ve tasarrufta bulunma hakları kendilerine ait olarak kabul edilmektedir. Ziynet alacağı davasının kabul edilebilmesi için Aile Mahkemesi tarafından birtakım koşulların varlığı aranmaktadır.

Şöyle; ziynet alacağı davasının kabul edilebilmesi için talepte bulunulması, ziynet eşyalarının varlığının ispatlanması ve ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığının kanıtlanması gerekmektedir. Eşlerin evlilik birliği içerisinde birbirlerinde bulunan gerek kişisel ve gerekse edinilmiş mallarını isteyebilmeleri için aralarında geçerli bulunan mal rejiminin sonlanmasına gerek bulunmamaktadır. Ziynet eşyası talebi usul kurallarına uygun olarak açılmış bağımsız bir dava ile de talep edilebilmektedir. Ziynet alacağına ilişkin dava boşanma davasının eki niteliğinde değildir.

Ziynet alacaklısı tarafından usul kurallarına uygun olarak bir dava ikame edilmedi ise; artık ziynet eşyaları alacağı konusunda karar verilmesi Aile Mahkemesi hâkiminden beklenemez. Türk Medeni Kanun’unun 6. Maddesinde; I. İspat yükü Madde 6 - Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlama yükümlülüğü altında olduğu hususu hüküm altına alınmıştır. Yargıtay içtihatlarında kabul edilen genel kural uyarınca; ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Taraflardan biri kendi yararına haklı bir sonuç ortaya koyma gayesinde ise, bu durumu ispat etme külfeti altına girmektedir. Genel kabul gören ve olağan hayatın akışında, dava konusu edilen ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi gerektiğidir. Ziynet Alacağı davası Aile Mahkemesinde açılması gereken bir dava türüdür. Ancak Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı bir bölgede Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla görev yapmaktadır. Özellikle ziynet alacağı davası açılmak üzere hazırlanacak dava dilekçesinde tarafların kimlik, TC ve adres bilgileri doğru bir şekilde hataya mahal verilmeksizin yazılmalıdır. Akabinde dava değerinin ne kadar olduğu net bir miktar olarak belirtilmesi gerekmektedir. Sonrasında dava değerinin fazla olma ihtimaline binaen “Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla” ibaresinin eklenmesi usul hukukunda hak kaybı yaşamamanızı sağlar. Ziynet alacağı davasında hangi tarihte evlendiğinizi ve bu evliliğinizden müşterek çocuğunuzun olup olmadığını belirtmeniz gerekmektedir. Önemle belirtilmesi gereken bir diğer konu ise, ziynet alacağı davası açabilmek için mutlaka boşanma davası açma zorunluluğunun olmamasıdır.

Örneğin, eş evlilik birliğinde ki yaşanan olaylar sebebiyle müşterek konuttan uzaklaşarak başka bir yerde yaşamaya başladığında boşanma davacı açmadan, sadece ziynet alacağı davasını ikame etme hakkı vardır. Dava dilekçesini hazırlarken özellikle davalı taraf ile evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden mütevellit yaklaşık iki ayı aşkın süredir annesinin evinde yaşadığını ve davalı tarafın gece geç saatte davacı eşi evden kovması ve ziynet eşyalarını yanında götürmesine fırsat vermemesi sebebiyle ziynet eşyalarının müşterek konutta kaldığını ve işbu huzurdaki davayı açma zarureti olduğunu ispat etmelidir. Dava dilekçesinde önemle belirtilmesi gereken bir diğer husus ise, davalı tarafta kalan ziynet eşyalarının adet, gram, nitelik ve niceliklerinin açık bir şekilde mümkünse fotoğraflarının da dosyaya sunulması suretiyle maddi miktarlarının da yazılması gerekmektedir. Ziynet eşyalarının aynen davalı taraftan iadesi ile aynen bulunmasının mümkün olmaması halinde ise güncel bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini Aile Mahkemesi Hâkimliğinden talep etmek gerekmektedir. Ziynet alacağı davasında delil olarak sunulması gereken belgeler; nüfus ve aile kayıt tablosu, tanık listesi, ziynet eşyalarının listesi, ziynet eşyalarının fotoğrafları. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/21122 E. 2018/9282 K. Sayılı kararında; Gece yarısı davalı ile yaşadıkları tartışma sonucu evden ayrılan kadının davasının kabulü gerekir. Davacının dava konusu ettiği ve davalının uhdesinde kaldığını belirttiği 5 adet adana burma bilezik, ve 1 adet set takımının iadesi talebi yönünden ise ispat yükü davacı kadındadır.

Dinlenen davacı tanıkları tarafların gece geç saatlerde yaşadıkları tartışma üzerine davacı kadının abisini arayarak evden ayrıldığını, davacının eve geldiğinde yanında (bazı tanıklar kolunda takılı olarak, bazı tanıklar çantasında bulunur şekilde) günlük olarak kullandığı iki adet bilezik bulunduğunu, bunun dışında başka bir takı altın olmadığını beyan etmişlerdir. Davalı tanıkları da aynı şekilde tarafların gece saatlerinde yaşadıkları tartışma sonucu davacının abisiyle birlikte evden ayrıldığı, ziynet eşyalarının ne olduğu konusunda herhangi bir bilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir.

Buna göre tüm dosya kapsamı itibariyle davacı kadının gece yarısı davalı ile yaşadıkları tartışma sonucu evden ayrıldığı açıktır. Davacı kadının evden ayrılış şekli göz önüne alındığında, davacının yanında günlük kullanımında olan ve o an üzerinde takılı bulunan iki adet bileziğin bulunması, davacı kadının dava konusu ettiği diğer takıları da yanında götürdüğü anlamına gelmez. Kaldı ki davacı bu iki adet bileziği dava konusu da etmemiştir. O halde davacının, ziynet eşyalarının davalı yedinde kaldığını iddiasını ispatlamış olduğunun kabulü gerekir.


Avukat