Doğum, annenin bebeği ile ilk kez fiziksel olarak temas etmesi ve tanışmasıdır. Ana rahminden ruhsal rahme düşme anıdır. Doğmamış ve yeni doğmuş bir bebeğin, hamilelik süreci ve doğumda, bizim duygularımızdan ve ona karşı davranışlarımızdan etkilenmektedir. Beklenen istenen bir çocuk muydu, ebeveynlerinin kaygıları korkuları var mıydı hepsini hissedebilirler.
Travma, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli,etkili yaralanma yaratan yaşantılardır. Doğum travması ise, doğum esnasında anne ya da bebeğin fiziksel bütünlüğünü tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması veya anne tarafından bu şekilde algılanması olarak açıklanır. Doğum travmasının nedenleri arasında pek çok faktör bulunuyor. Bu faktörler bebekten kaynaklanabildiği gibi doğumu gerçekleştiren doktordan da kaynaklanabilir.
Doğumu travma olarak algılatacak sebeplerden bazıları; bebeğin kilolu doğması, doğumun uzun sürmesi, bebekle annenin erken ayrılması ve saatler sonra birleşmesi, bebeğin yoğun bakıma girmesi ve kayıpları, ağrılı ve acılı doğum deneyimi, mahremiyetin bozulması, doğum şekli, müdahaleli doğum şekli, tekrarlanan düşükler ve planlanmayan gebelikler olabilir.
Doğum travması belirtilerinde; anksiyete, uyku bozukluğu, boyun kaslarının sertliği, kusma, şaşılık, solgunluk, çeşitli kasların titremeler gözlemlenebilir. Doğumda hastane koşullarının sağlanması ve sezaryen ameliyatlarının artması ile eskiden sıklıkla görülen omurga travmaları, kafa kemikleri ve el-ayak kırıkları artık oldukça azaldığı gözlemlenmektedir.
İnsanoğlu aynı bir tohum gibi geleceğe, gönderdiğimiz canlı mesajlardır. Bazen kendi doğum anımızdaki yaşantılar bir olay ile tetiklenirken bazen de nesilden nesile aktarılan travmalar olabiliyor. Annemiz bize hamileliğinde yaşadığı olay bizim anne karnındaki gelişimimizi etkileyeceği gibi doğumdan başlayıp 12 ay geçen sürede yaşanan travmalar ruhsal yapıda olumsuz etkileri görülebilir. Psikolojik destek olanakları ve çeşitli çalışmalarla, travma üzerine yapılan yoğun terapiler belirtilerin kaynağını keşfetmede ve çözümlemede fayda sağlamaktadır.
“Bir insanın anavatanı çocukluğudur” Doğan Cüceloğlu
Esra Dönmez
Psikolog